19 Nisan 2021 Pazartesi

AŞK Hayaller İle Gerçekler Arasında Yaşanır_Maraşlı 14.Bölüm yorum um

 Her hikayenin bir kazananı ama birden fazla kaybedenin vardır.Ancak "Türel" ailesinde birden fazla kaybeden var.Kafanı hangi kareye çevirsen orada hüzünlü ama aynı zamanda aksiyonlu bir hikaye karşılıyor seni.Belki de bu yüzden tempo hiç düşmüyor ve izlerken sıkılmıyorsunuz.Geçen hafta da yine her zamanki gibi aksiyon tavandayken bıraktık hikayeyi.İlhan'ı tam tahmin ettiğim gibi Maraşlı Türel ailesinin bundan sonraki hamlesini tahmin etmek hiç zor değildi.Ancak beni bu noktada şaşırtan şey bu süreçte yaşanabilecekler hakkında fikri olmasına rağmen Necati'nin Mahur'u korumak adına tek bir adım dahi atmanış olması.Bu tüm yaşananlardan bağımsız bir biçimde Necati'nin gözünün ne kadar karardığını göstermesi açısından çok ürkütücü.


Ki bana kalırsa Mahur gerçekleri tam olarak öğrendiği zaman,onu Maraşlı'dan sonra en çok yıkacak şey Necati'nin gerçekte ne kadar acımasız biri olduğunu görmek olacak.O yüzleşme hikayenin akışında en merak ettiğim sahnelerden.İnsan hayallerde yaşar ama gerçeklerde pişermiş.Ne yazık ki hayat çoğu zaman bize istediklerimizi vermek ve hatta daha ileri giderek en zor sınavlarımızın sonuna en çok istediğimiz şeyi koyarak işleri daha da zorlaştırır.Bu bölüm Mahur ve Maraşlı'nın hayallerinde bunu gördük Başka hayatlar yaşayan iki farklı yansıma.Ne de güzeldi.Ancak gerçek hayat bu kadar huzurlu ve pembe bulutlar ile dolu bir yer değil.BakalımNecati'nin Maraşlı'ya yaptıklarından sonra hikâye nasıl ilerleyecek çok merak ediyorum,bekleyip göreceğiz Emeklere Sağlık

13 Nisan 2021 Salı

Zifiri Karanlıkta Yol Bulmak Zordur_Masumlar Apartmanı 29.bölüm yorumum

 Masumlar Apartmanına dair her bölüm yorumumda,şu ya da bu yolla söylediğim daha doğrusu söylemeye, yazmaya çalıştığım cümle şu:"Sevgi iyidir,iyileştirir."Bu cümleye vurgu yaparken sadece hikayenin ruhuna uygun olduğu için değil aynı zamanda da kendi hayatımda da altın kurallarımdan biri olduğu için söylüyorum.Aslına bakarsanız, izlediğimiz hikayede de " Derenoğlu"ailesi ve çevrelerindeki karakterler üzerinden sürekli olarak, sevgiye ve onun yokluğunun insan ruhunda ne gibi hasarlara neden olabileceği üzerinde duruluyor.Ki bana sorarsanız bunu tam tadında yani izleyiciyi sıkmadan yapıyorlar.29.böümdür devam eden bu yolculukta, her hafta artık bir şeye şaşırmayacağımı düşünüyorum, sonra yine aynı duygu ile karşılaşıyorum.Sanırım bu durum hikayenin son bölümüne kadar da böyle devam edecek.İzlemiş olduğumuz bu bülümle Safiye kendine ve çevresindeki insanlara verdiği zarar ile ilgili en sert yüzleşmesini yaşadı Elbette bu durumda Neriman'da etkisi büyük ancak, bana kalırsa Safiye'nin yüzüne aynayı asıl tutan birçoğunuz gibi benim de beklemediğim; İnci'nin dedesi oldu.Her ne kadar belli etmek istemese de bu zarif ama bir o kadar da haklı uyarı Safiye'yi etkiledi.Bence buna dair ipuçlarını önümüzdeki haftalarda izleyeceğiz diye düşünüyorum.İnsanoğlu karanlıkta yaşamaya alışınca ışığı yadırgarmış.




Han durumu da tam anlamıyla bu.İnci gibi güçlü, iyiliksever biri onun hayatına giriyor ve var gücüyle onu ve onun ailesini içinde bulundukları karanlıktan çekip çıkarmaya uğraşıyor O ise karanlıkta kalmaktan son derece memnun gibi.En azından Esat'a yaptıklarından bu anlam çıkıyor.Esat'a yaptıklarından derken beno, kilitli yerde Esatın olduğunu düşünmüyorum Aslına bakarsanız kim olduğu da önemli değil.Önemli olan bunu yapabilme cesareti olması.GERİLİMİN ZİRVESİNDEYİZ.Emeklere sağlık

12 Nisan 2021 Pazartesi

Ateşböcekleri Aşka Şahittir.-Maraşlı13.bölüm yorumum

 Sevdaya düşmek bizi,kendimizle hiç bilmediğimiz özellklerimizle tanıştırır.Bu yüzdendir ki yolculuk boyunca her durakta yepyeni bir duygu karşılar bizi.Çoğumuz kabul etmek istemese de bu duygu demetinin içinde en kendine has ve gizemli olan kıskançlıktır. Bu duygu insanoğlunun tüm inkar ve reddetmelerine rağmen hayat yolunda bir defa da olsa kapısını çalar.Gerçek yaşamdan kurgu dünyaya geçiş yaptığımızda durum pek de farklı değil aslında.Özellikle izlemiş olduğumuz dizi ve filmlerde bu duygunun çeşitli yansımalarını görüyoruz.Ancak buradaki temel ayrım bu duygunun yaşanma biçimi.Kimi karakterler bunu hırçın dalgalı bir deniz misali yaşarken, kimi karakterler de durgun bir su gibi yaşıyor.İşte, Mahur duygusunu durgun su gibi yaşayanlardan.Bence tam da bu sebepten Maraşlı ile bu kadar uyumlular.Genele bakınca siyah ve beyaz kadar zıt olan bu ikili, söz konusu tek ortak nokta yani aşk oldğunda mucizevi bir uyum içinde.


Çünkü aşk tüm bu farklılıklardan,zıtlıklardan beslenir.Geçmişten günümüze anlatılagelmiş tüm destansı aşk hikâyelerinde imkansızlıklar, tabiri caizse iki aşığın tam ortasında sürekli yanmakta olan kor ateş vardır.Büyük kavuşma için ancak o ateşin sönüp ortaklığın süt liman olması beklenir.Maraşlı da ise bu kor ateş yerine prensin prensesine kavuşablmek için öncelikle dokuz başlı ejderhayı yani Necati'yi yenmesi gerek.Hikayedeki gidişata bakıldığında bunu görmek için oldukça fazla zamana ihyacımız olduğunu seziyorum.Şaka bir tarafa ben hem karakter hikâyelerinden son derece memnunum.Beni izlerken rahatsız eden tek nokta Necati'nin bu kadar siyaha kayan bir karakter olması.Zira o,geçmişine dair tüm bilinmezlik lerle dâhi ekranın en büyülü karakterlerinden biriydi.Krşke bu kadar sertleşmeseydi.En azından kardeşleri söz konusu olduğunda bir parça zaaf belirtisi görmek isterdim.Bu bölümünde bununla ilgili bir sinyal aldık sanki Bakar bundan sonra olaylar nasıl şekillenecek hep birlikte göreceğiz

6 Nisan 2021 Salı

Güneş Yeniden Doğar Mı?Masumlar Apartmanı 28. Bölüm Yorumum

 Hayat  yolculuğumuzun ilk gününden, son gününe kadar türlü sınanmalardan geçeriz. Her atladığımız engel, her geçtiğimiz sınav bize kendimizle ilgili yeni bir açar.Ancak bu sınav ve sınanmalar içinde öyle bir tanesi var ki, bırakın, bize yeni kapılar açmayı tam aksine,bize, kendimizi unutturur. Karanlık, çıkışsız sokaklara bırakır. En azından çocukluk çağı için bu durum böyle. Eğer ailenizdeki herhangi bir birey de sevgisizlik  varsa ve sizde doğrudan ya da dolaylı olarak bu duygu ile sınanıyorsanız günün birinde kendinizin bile aynaya baktığında tanımakta güçlük çektiği birine dönüşürsünüz. Üstelik sizde bu sevgisizlik zincirinin, sizden önceki sahibi gibi kalbi hissizleştiren bu duyguyu başka insanlara yansıtmaya devam edersiniz.


Aslına bakarsanız" Derennoğullarının" hikâyesi tam bu noktada başlamış. Sevgisizlik zinciri annesi aracılığı ile önce Hasibe'yi çekmiş kendine, sonrasında ise diğer tüm çocukları. Bu bölümde bunun etkilerini en sert ve can acıtıcı haliyle bir kez daha gördük. Her bölüm bittiğinde karakterler için ayrı ayrı hüzünleniyorum.Çünkü bu izlediğimiz dünya bir kurgu olsa da duygular ve kırılganlıklar bir o kadar gerçek. Safiye'nin Naci'den sonraki hali zaten malum. Onun yokluğunun Safiye'nin kalbinde böylesi bir depreme sebep olacağını bildiğimden şaşırmadım.Bu tavır bizim için olmasa da Naci sonrası Safiye için son derece normal. Beni asıl şaşırtan ve bir üzen şey (Esra'ya yapmış olduğu en hafif tabiri ile kötü şaka bir tarafa) Gülben,in içine düştüğü karanlık. .Gülben karakterinin hikâyesi içinde barındırdığı tüm acılara ve açnazlara rağmen bu hikâyenin gülen tarafı. Belki de o yüzden üzerine binip uzaklara gittiği hüzün bulutu bizi böyle derinden içine aldı. Babası haklı gerçekten. Gülben o evin güneşi imiş. O olmayınca ev, çok sessiz, çok tenha. Biz onun, kahkahalarına ve gülen yüzüne çok alışmışız. Nasıl olur? Bilemiyorum ama dilerim en kısa zamanda eski haline geri döner. Evde tüm bu karmaşa yaşanırken iyi ki Neriman'ın yanında İnci vardı da olayları bir parça dizginleyebildi.Bakalım son sahne itibariyle Neriman Ege ilişkisi nasıl bir hal alacak? Yeni bölümü merakla bekliyorum. EMEKLERE SAĞLIK. 

29 Mart 2021 Pazartesi

KANAMAYAN YARADIR AŞK -MARAŞLI 12. BÖLÜM YORUMUM

 Her aşkın kendi hikayesi,kendi sınavı vardır. Kimi aşkların payına mesafeli ve ayrılıklar düşerken, kimilerini ise bir daha kavuşmamak üzere ölüm ayırır. Elbette ayrılığın her türlüsü çok acıdır ancak, henüz vaktin varken, nefesin yeterken yanına gidip elinden tutamamak işte o durum yeryüzünde cehennemi yaşamak ile eşdeğerdir bence, Maraşlı bu bölüm tam olarak bunu yaşadı.


Aslına bakarsınız, ben Hilal'in gizeminin bu şekilde çözülmesine hiç şaşırmadım. Aksine böyle bir ilişki ağını birçoğunuz gibi bende bekliyordum. Beni şaşırtan şey, bu iki karakterin nasıl olupta evlenebildiği. Birbirine böyle soğuk bakan iki insanın, geçmiş bir zaman diliminde de evlenmiş olması bana pek mümkün gelmiyor. Tamam bir çift ayrıldıktan sonra araya belli bir mesafe girmesi doğal. Ama bu iki karakter, birbirine bakarken, yabancIyi gibi bir his geçiyor karşı tarafa. Tamam ikisine ait, geçmişte yürünmüş yolun aşkla bezeli olmadığını biliyoruz. Ancak sonuçta çocukları var .Ve ben o sebeple bu derecede resmiyeti zihnimde anlamlı bir yere koyamadım. Sözcüklerin hislerimize tercüman olma işlevini gerçekten çok seviyorum. Hele bazı cümleler var ki ,yüreğimizden çıkıp, kağıta döküldüğü vakit bizden önce anlatır derdimizi. Size şimdi, "Görünüşe Aldanma. "dersem, aklınıza dizi karakterinden kim gelir? Sizi bilmiyorum ama bana böyle bir soru sorulursa cevabım kesinlikle Necati olur. Gerçekten Türk dizi tarihindeki kötü karakterler içinde en farklı kafa ile yazılmış olanlardan. Yani benim gözümde öyle .Elbette böyle hissetmemin nedeni sadece çok iyi yazılmış olması değil Bunun yanında bir de Serhat Kılıç etkisi var ki, asla inkar edilemez. Muazzam sahneler izliyoruz sayesinde. Necati'yi,o da bizim gibi çok sevmiş ve içine sindirim belli. Bu izlediğimiz sahnelere çok açık yansıyor. Gerçekleri òģrendikten sonra  Necati ile ilgili düşüncelerimin çoğu değişse bile bunlar asla değişmez. İnsan çektiği acıların sorumluluğunu başkasına yükleyerek, kalbindeki o ağır yükten kurtulamıyor ne yazık ki. Aksine bu davranış başı boş bir ok gibi döner durur. Ancak sonunda yine sahibini tam kalbinden vurur .Tabi bu sahibin hala bir kalbi varsa. ..Söz konusu Necati ise ben artık bundan emin değilim. Aziz'e olan öfkesini hiç bir şeyden haberi olmayan suçsuz insanlara en önemlisi kardeşlerine yöneltiyor ki bu akıl almaz bir durum .Ancak bu bölüm itibariyle Maraşlı tarafından sobelendi Bakalım bundan sonra neler olacak? Merakla bekliyorum önümüzdeki bölümü. Emeklere Sağlık. Muhteşem bir bölümdü. 

23 Mart 2021 Salı

SEVGİSÌZLİK RUHLARIN MEZARLIĞÎDIR-MASUMLAR APARTMANI 27. Bölüm YORUMUM

 İnsanoğlunun hayatı pek çok farklı evrelerden ve farklı duyguların toplamından meydana gelir. Ancak bu duygu demetinin içinde öyle bir tanesi var ki diğerlerinden çok daha kıymetli ve özel bir yerde. Hani derler ya, " bu hayatın altın anahtarı" diye, işte tam olarak böyle bir şey. Peki bu duygu ne mi? Hemen söyleyeyim: Elbette hepinizin tahmin etmiş olacağı üzere,sevgi.Yokluğunda kalpte nasıl derin yaralar açılacağını her hafta tekrar tekrar görüyoruz Masumlar Apartmanında. Geçen hafta izlemiş olduğumuz bölüm sonunda hem Safiye'yi hem Gülben'i içinden çıkılması çok zor bir durumda bırakmıştık.Yeni bölüm itibariyle tam da o, vurucu sona yakışır şekilde duygusal olarak sert sahnelerle başladık. Hatta, size bir şey itiraf edeyim, sırf bu duygu yoğunluğu sebebiyle hikâyenin en başından bu yana izlemekte en fazla zorlandığım bölüm buydu. Kime üzülecegimi, neye şaşıracağımı bilemedim. Bölüm boyunca adım adım Gülben'in,Safiye'yeye dönüşmesini izledik.


O, gökkuşağı gibi rengarenk kız gitti. Yerine karanlığa bürünmüş, hiç tanımadığımız biri geldi sanki. Üstelik Safiye'nin de kendi karanlığına dönüşümün aynı zamana denk gelmesi cidden çok can yakıcı. Zaman zaman hikaye akışında Safiye'nin kendi karanlığına doğru attığı adımlara hep birlikte şahit olduk. Safiye'den, Naci'nin gidişi ile birlikte böylesi bir geri dönüş bekliyordum. Bu nedenle şaşırmadım. Beni asıl şaşırtan daha doğrusu üzen şey, Gülben'in o karanlığa girmesi oldu. Sanırım, yaşanan o malum olaydan sonra ciddi ciddi Esat ile ilgili bir çiçek büyütür gibi özenle beslediği tüm umutlarını kalbinin derinliklerine gòmdü.O, umutlar saklandıkları yerden çıkar mı? Çıksa bile Safiye bu umutların yeniden yeşermesine izin verir mi? Bilmiyorum, çünkü malumunuz olduğu üzere eski Safiye geri döndü. Aslına bakarsanız Safiye ve Naci'nin hikayesi yeniden başladıktan kısa bir süre sonra bizi böyle bizi acıklı bir sonun beklediğini içten içe biliyorduk. Ama biz umut etmeyi ve o umuda tutunmayı seçtik. Bence iyi de yaptık. Aksi takdirde bu aşkın bir derinliğini acı sonlarına odaklandığımızdan gerçek anlamda kavrayamazmışız gibi geliyor bana. Elbette bende birçok kişi aynı düşünüyorum bu konuda. Bu güzel çift, bu büyük aşk daha farklı bir sonu hak ediyordu. Ama her şeye rağmen bu kadar òzel bir aşk hikayesini, böyle güçlü oyunculuklar ile izlemiş olmaktan mutluluk duyuyorum. Emekre Sağlık. 

22 Mart 2021 Pazartesi

Sevmek Sınanmaktır Bazen-Maraşlı 11.bölüm yorumum

 İnsan hayatı boyunca pek çok defa sınanır.Ama bana kalırsa bu sınavların en ağır olanı yolu sevdiğinden geçendir. Çünkü ancak o zaman arafa, yani kendi cehenneminin kalbine düşer insan. O, öyle bir boşluktur ki gitsen gldemezsin kalsan kalamazsın. Bu boşluğa düşmeyen bilemez onun nasıl bir Cendere olduğunu. Zira insanoğlu olarak hayatı ve sevgiyi hor kullanmakta, üstümüze yok. Biz sanıyoruz ki bizim için, sevdiklerimız için hep ikinci bir şans olacak.Fakat ne yazık ki çoğu zaman hayat kimseye bu kadar çömert davranmıyor Sakın yanlış anlamayın. Umut elbette çok ķıymetli. Bunun önemi yardsınamaz,  hatta hepimizin şartlar ne olursa olsun umuda sıkı sıkı sarılmamız lazım. Ancak her ne kadar kabul etmek istemesekte, bu yazdıklarım hayatın acı gerçeklerinden.Bu gerçek tıpkı hayatta olduğu gibi kurgu dünyasında da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Sevdiği kişi ile bir biçimde sınanmak zorunda kalan, bu durumun acısını yaşayan onlarca belki yüzlerce dizi karakteri izledim bugüne kadar.


Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Maraşlı bu tür sahneleri izlerken en çok etkilendiğim dizi karakterlerinin başında geliyor artık. Hikâyenin başından beri Maraşlı'nın bize gösterilenden fazlası olduğuna dair sinyalleri alıyorduk zaten lakin bu bölümde buna bir kez daha şahit olduk. Önce kaybetme korkusunda, sonrasında yüreğine çöreklenen acıda, bizim şu ana kadar onun hayatıyla ilgili gördüklerimizin buz dağının görünen kısmı oolduğu gibi bir hisse kapıldım.Bakalım ilerleyen haftalarda Maraşlı ile alakalı daha neler öğreneceğiz? insan sırrını içinde taşır, diye bir cümle vardı bilmem bilir misiniz? Sanırım bu cümle Necati için söylenmiş. Tamam, baştan beri bu derin sakinĺiğin altında bir fırtına yattığını tahmin ediyordum. Ancak öfkesinin bu derece yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini ben bile kestiremedim. Aziz'e öfkeli, böyle hissetmek için de onlarca sebebi var. Ama ne olursa olsun reddedemeyeceği bir de gerçek var. Babaları ayrı olsa bile Mahur ve İlhan onun kardeşi. Şu durumda onları dahi gözü görmüyor ki bence bu korkunç bir şey. Türel ailesinin yanında iyi ki Maraşlı varda olacak kötü şeylerin önüne geçmek bir nebze mümkün olabiliyor. Bakalım Maraşlı,  Necati'den nasıl bir intikam alacak.? Çok merak ediyorum. Emeklere Sağlık.

17 Mart 2021 Çarşamba

AYNI ACIDA EŞİTLENMEK-MASUMLAR APARTMANI 26.BÖLÜM YORUMUM

 Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Safiye'nin,İnci'ye yapmış olduğu kötü muamelenin ve göstermiş olduğu şiddetin hiçbir bahanesi olamaz.Ve asla kabul edilemez. Zaten yaşadığı durum nedeniyle kırılgan bir dönemden geçen birine böylesi sert davranmak,nereden bakarsan bak,çok acımazsızca geliyor bana.Hele de farklı yollardan da seninle aynı acıları tatmış birine böyle sert davranmak akıl alır gibi değil.''Aynı acıları tatmış diyorum çünkü İnci ve Safiye'nin babaları zaten malumunuz.Ancak bence anneleri de birbirlerinden pek de farklı değil.Yani hikâye başka olsa da sevgisizlik hep aynı sevgisizlik...Sonrasında yumuşadı hatta İnci'yi kendine getirdi.Ama ben hâlâ olanları içime sindiremedim.Geçmişimizin kötü parçaları,onlarla olan hesabımızı bir yolunu bulup kapatmadığımız sürece, hayat boyu arkamızdan gelir ve ayağımıza pranga olur. Ancak bu kötü parçalardan biri babanız ise bu prangayı çıkarıp atmak o kadar değil ne yazık ki.İnci'nin içinde bulunduğu durum tam da böyle bir durum.Üstelik çektiği açıların sorumlusu olan kişi, yani babası artık hayatta değil.Dolayısıyla,çekmiş olduğu acılar yüzünden hesap soracağı,öfkesini yönelteceği kimse yok.Tüm acılarının yükü kalbinde kaldı.


İnsan birini sevdiğinde içten içe onun hiç hastalanmayacağına,ölüm ya da başka kötü bir şeyin,durumun onu gelip bulmayacağına inanmak istiyor sanırım.Ancak hayatın gerçekleri maalesef bize ve beklentilerimize göre ilerlemiyor ne yazık ki.Hatta,en kötü şakasını çoğu zaman bizim en mutlu ve umutlu olduğumuz ana bırakıyor bence.Bu da insanda,''Bulutların üstündeyken bir anlık dalgınlıkla dengeni kaybedip,yere çakımışsın.'' gibi  bir durum.Bu bölümde,bu durum hem Safiye&Naci çifti için hem Gülben için geçerliydi.Naci'nin malum durumlar sebebiyle gitmeye karar vermesi ve bunu öğrenen Safiye'nin ona son bakışı içimi çok acıttı.Sonrasında tüm korkularına rağmen peşinden gitmeye çalışması gerçekten derin anlamlar içeriyor.Bir de hiçbir durumda yüzü gülmeyen Gülben'imiz var.Tam mutlu oldum derken işler tersine dönüyor onun dünyasında.Her bölüm yeni bir korkusuyla yüzleşiyor.Ama bu defa çok canı yandı.Bakalım bu acının altından nasıl kalkacak?Çok merak ediyorum,emekere sağlık.

16 Mart 2021 Salı

KAZANANLAR VE KAYBEDENLER-MARAŞLI 10.BÖLÜM

 Her hikâyenin bir kazananı bir de kaybedeni vardır.Ancak söz konusu Maraşlı'nın hikâyesi ise bu durum,kaybedenler ve kazanmış gibi görünen kaybedenler olarak ikiye ayrılıyor.Aslına bakarsanız,''Türel'' ailesi uzaktan bakan biri için belirli küçük çatışmalar haricinde normal bir aile görünümünde.Ancak her hafta onların yakınına doğru attığımız yeni adımda olayların hiç de göründüğü gibi olmadığına şahit oluyorsunuz.Necati ve Savaş arasında bağa şaşırmadım. Zîrâ tahmin ediyordum. Ancak şunu da belirtmek isterim ki Savaş ve Necati'nin iş birliğinin bu derece seyir zevki yüksek sahneler meydana getireceğini düşünmemiştim.


Öfke ve nefretin tohumları henüz çocuk yaşta iken kalplere ekilir.Sonrası bu nefret tohumlarından nasibini alan herkes yeryüzünde cehennemi yaşamaktır.Necati ve Savaş da yıllarca içlerinde büyüyen nefretlerini Aziz'e daha doğrusu, Aziz'in ailesine,sevdiklerine doğrultular. Çünkü onlar da çok iyi biliyor ki bir insanın canını acıtmanın en keskin yolu kendisine zarar vermekten çok ailesine zarar vermekten geçer.Bence tam da bu yüzden intikam planın ilk kurbanı olarak Mahur'u seçmişler.Çünkü Aziz'in hayatında en değer verdiği kişi Mahur.En azından şu aşamada öyle görünüyor.Öyle görünüyor diyorum çünkü bu hikâyede hiçbir şey tam anlamıyla kesin değil.Savaş ve Necati'nin bu planı devreye sokarken hesap edemedikleri şey,Mahur'un hayatına Maraşlı'nın girmesiydi bence.

Maraşlı'nın, Mahur'un hayatına dahil olmasıyla tüm dengeler değişti.Elbette bu değişimden de en fazla payı da Savaş ve Necati'nin planları aldı bence.Çünkü her ne kadar başlangıçta Maraşlı tarafında öyle planlamamış olsa da işin içine aşk girince tüm planlar değişir.Mahur ve Maraşlı birbirlerine her açıdan taban tabana zıt iki karakter.Sanırım ilişkilerini,aşklarını besleyen temel kaynak bu.İlişkileri daha yeni başlamış olmasına rağmen Aziz'in hamlesiyle daha baştan zora girdi.Elbette her aşkın kendine has bir yolculuğu ve hikayesi vardır.Ancak her aşk için ortak olan bir tanım bulunur:Aşk tüm farklılıklara ve olmazlara rağmen bırakıp gidememektir.Son sahnede kalbimi bıraktım.Maraşlı'nın büyük fedakarlığını öğrendiğinde Mahur neler yapacak?Çok merak ediyorum.EMEKLERE SAĞLIK.ŞAHANE BİR BÖLÜMDÜ

10 Mart 2021 Çarşamba

Sevmeyi Öğrenebilmek-Masumlar Apartmanı 25.bölüm yorumum

 Hayat yolculuğuna başladığımız an itibariyle biz farketmeden dâhi ailemizden genetik kodlarla pek çok duygu miras kalır.Zaman geçtikçe bu duygular kalbimize kök salarak bugünkü bizi var eder. Bilmem bilir misiniz ama "İnsan duyduğunu değil, gördüğünü uygular"diye bir söz vardır.Sanırım bu cümle sevgi aktarımı için son derece geçerli bir cümle.Zira insan diğer tüm duygular gibi sevmeyi de aile içinde öğrenir.Aile içinde yeterince sevilmemiş, onaylanmamış bir çocuğun bunu öğrenmesi ve sonrasında hayatının merkezine koyması oldukça zor.En azından Safiye bunu tam olarak bunu başaramamış olanlardan.Elbette böylesine sevgisiz bir evde büyümek insan ruhunda çok derin,kapanmaz izler bırakır.Ancak bu çıkmazın üstesinden gelmek için sana yardımcı olmaya çalışan insanların kalplerini kırmak, onların kabuk bağlamış ya da hâlâ kaynamakta olan yaralarını daha da açmaya çalışmak hiç doğru bir davranış değil.Oysa Safiye, en küçük hoşnutsuzlukta tam olarak bunu yapıyor.Üstelik sinirlendiğinde karşısında kimin olduğunun da bir önemi yok Bir kasırga gibi yıkıp geçiyor her yeri. Sonunda pişman oluyor olmasına ama ne fayda... Son sahnede İnci'ye yapmış olduğu davranışın hiçbir haklı sebebi olamaz.Kaldı ki İnci tüm iyi niyeti ve saf samimiyeti ile bu aile için var gücüyle çabaladı.İzlerken,"Taş olsa çatlar diyordum."Ve sonunda düşündüğüm gibi oldu.Bakalım bundan sonra nasıl ilerleyecek hikâye.Gerçekten çok merak ediyorum.


Hayattaki en büyük dileğinizi ve onun gerçek olduğunu düşünün.Ne hissedersiniz? Ben kendi adıma çok ama çok mutlu olurdum.Hele ki bu dilek, benim gözümde gerçekleşmesi imkansız olanlardansa mutluluğum daha da artar.Bu anın kıymetini daha fazla bilirim.İşte Gülben'in kalbinde de Esat tam böyle bir yerde Onunla zihninde ya da gerçek yaşamda geçirdiği tüm anlar, en çok istediği dileğinin gerçek olması kadar değerli.Gülben,o sevgisizlik çukuru içinde kendini ve kalbini olabiğince korumayı başarmış.Kendinden önce çevresini düşünen biri.Tıpkı bir çocuk gibi saf ve temiz seviyor.Belki de bu yüzden bizi bu kadar kendine çekti.

Esat olan ilişkilerini de besleyecek olan bu farklılık bence Gülben günümüzde gözlemlediğimiz klasik insan tipinden oldukça farklı Bence Esat'ı da başlarda etkileyen bu oldu Ancak dün akşam yayınlanan bölümünde izlediğimiz o buluşmada bundan daha fazlası oldu.Yani en azından ben öyle düşünüyorum Elbette bu durumun daha doğrusu duyguların kabulü, özellikle Esat açısından kolay olmayacak.Bunu izlemek için daha çok zaman lazım.Ama olsun bu konunun gidişatı ile ilgili bu kadar net bir sinyal almak bile çok güzeldi.Emeklere Sağlık.

9 Mart 2021 Salı

AŞK ATEŞTEN GÖMLEKTİR-MARAŞLI 9.BÖLÜM

 Hayatta yaşanan tüm duyguların insan için bir değeri ve karşılığı vardır elbette.Ancak aşk,tüm bu duyguların ötesinde bir yere sahip bence.O ki bu hayattaki en kuvvetli ilaç,en değerli şifa.Belki de bu yüzden bu kadar erişilmez ve kıymetli.Zirâ herkesin kapısını çalmıyor.Kapısını çaldıklarının bir kısmı da ne yazık ki kıymet bilmiyor.Çünkü insanoğlu bencildir.Ve özellikle bu tip ilşkilerde tam fedakarlık ister.Yani,''ben değil biz olmayı'' gerektirir.Ancak bunu başaranlar gerçek mutluluğa ulaşır.Ama tahmin edeceğiniz üzere bu durumu başarabilmek, kendi egolarının üstesinden gelebilmek sanıldığı kadar kolay değil.Bu yola girmeye niyet edip,cesaret gösterenleri türlü türlü sınavlar bekler.Mahur ve Maraşlı da dünkü bölüm itibariyle bu zorlu yola giriş yaptı. Maraşlı gibi düz, son derece keskin sınırları olan biri için bu yola girmenin,,bu duyguyla yüzleşmenin zor olacağını tahmin ediyorduk.Ama böylesini hiç beklemiyorduk.İzlemesi inanılmaz keyifliydi.Eli ayağına dolaşan, Mahur'un karşısında ne yapacağını bilemeyeyen Maraşlı hali bambaşkaydı.İnsanın  istemediği bir şeyi yapmak zorunda kalması gerçekten çok  zor.Bölüm sonundaki Maraşlı'nın gelgitleri ve verdiği karar üzerinden bunu bir kez daha gördük.Tam kendi mutluluğuna kapı açtı derken,yine eski yerine döndü.Tabii ki bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz.Ama yeniden bu noktaya gelebilmeleri zor olacaktır.

''Her oğul bir babanın kurbanıdır.''Necati'yi bir cümle ile tanımla derseniz bu cümleyi söylerim,yazarım.Necati'nin Türk televizyonlarındaki en farklı yazılmış ve oynanan karakterlerden biri olduğunu biliyorduk.Hiç şüphesiz bunda usta oyuncu Serhat Kılıç'ın muazzam oyunculuğunun etkisi var.Bu durum, karakterin seyirci üzerindeki etkisini kat be kat artırıyor.Necati'nin gizemini,göründüğünden çok daha fazlası olduğunu biliyorduk.Hatta Savaş ile iletişimini  daha doğrusu ilişkisini tahmin ediyorduk,ediyordum.Son sahne itibariyle bunu bir kez daha gördük.Üstelik ifadelerine ve söylediklerine bakılırsa Savaş'ın arkasındaki isim Necati.Yeni bölümü merakla bekliyorum.

3 Mart 2021 Çarşamba

KENDİ MASALININ KAHRAMANI OLMAK-MASUMLAR APARTMANI 24. BÖLÜM YORUMUM

Gerçek sevgi nedir? Dünyanın en basit sorusu gibi görünen bu soruyu yanıtlayabilmek için insanoğlu yüzyıllardır aklı ile kalbi arasında bir denge tutturmaya çalışıyor.Oysa tüm bunlar bir tarafa gerçek sevgide en önemli öğe, fedakarlıktır.Elbette her aşkın ve sevginin kendine has bir dinamiği vardır.Ancak hepsi için ortak bir öğe varsa o da fedakarlık olmalıdır.Sevmek üzerine  bugüne kadar binlerce film yapıldı.Sayısız şiirler, şarkılar yazıldı. Sevdiğiniz insan için en fazla ne yapabilirsiniz? Onun karanlığına aydınlık olabilir misiniz mesela? Rutin hayat içinde yaşarken, insanların kendilerinumlar Apartmanı'nın hikayesi bizi bu kadar etkiledi.Annelerinden onlara geçen tüm o sevgisizliğe rağmee bu soruyu sormaktan uzaklaştığını ya da daha doğru bir ifadeyle kaçtığını düşünüyorum.Bu durum kimi zaman bilinçli olarak kimi zaman da istemsizce yaşabiliyor.Ancak her iki durumda sonunda bizim işimize geliyor bence. Çünkü her ne kadar aksini söylersekte insanoğlu bu dünya üzerinde varlığını sürdüren en bencil varlık.Aşk ve sevgi gibi bir insanın başına gelebilecek en mucizevi duyguda dâhi fedakarlığı hep karşısındaki kişiden bekler.Son dönemlerde bu durum o kadar normalleşti ki bırakın gerçek hayatı kurgu dünyasında yani izlemiş olduğumuz dizi ve filmlerde bile bu şekilde işleniyor.Belki de bu yüzden Masumlar apartman bizi bu kadar derinden etkiledi.Tüm zorluklara rağmen gerçekten seven insanların diyarı Masumlar Apartmanı. Düşünsenize annesinin sevgisizliğinden en ağır şekilde etkilenen Safiye olmasına rağmen, Naci'nin yanında, onun o koşulsuz sevgisi ile bambaşka birine dönüşüyor.''Sanırım gerçek aşk tam en iyi ilaçtır.'' cümlesi tam bu durum için söylenmiş.Naci'nin, Safiye'nin gizli dünyasına onu incitmeden,kalbini kırmadan girmesi ve ona omuz olması o kadar güzel ki.Masal gibiler gerçekten.İlk aşkı, son aşkı olanlar çok şanslı.Bakalım bu çift için haftaya nasıl yol var.Şimdiden çok merak ediyorum.

Hani bazı insanlar vardır.Kaç yaşına gelirse gelsin bir tarafa hep çocuk kalır.Gülben de böyle  insanlardan.Hüznü de sevincini de çok büyük,büyük yaşıyor.Hâl böyle olunca Esat ile Gülben bir gün gerçek anlamda bir yola girdiğinde Esat'ın bu sevginin altında ezileceğini ve Gülben'in kalbini kıracağını düşünüyorum.Zirâ hepimizin bildiği gibi Gülben'in kalbi camdan.Ve bir kez kırıldığında çok zor toparlanıyor.Bunları yazmamın sebebi,izlemiş olduğumuz bölümle birlikte,bu çiftin muhtemel geleceğiyle ilgili daha önce hiç hissetmediğim bir elektrik hissetmemdi Bu bölüm, bu çift için gerçek anlamda bir milat bence.Bakalım, o buluşmada neler yaşanacak?Çok merak ediyorum,gerçekten.
İnsan sevdiğine mi güvenir,Güvendiğini mi sever?Sanırım önce güvenir sonra sever.İşte tam da bu yüzden güven bir kez zedelendiğinde güvenin yerine gelmesi uzun bir zaman alır.Han ile İnci'nin ilişkisi de bu yüzden en başından yanlış başladı.Bölüm tam da olması gereken yerde bitti.İnci Han'ın gerçeğini gördü.Bundan sonrası maskesiz bir hayat...Bakalım neler olacak?EMEKLERE SAĞLIK.

2 Mart 2021 Salı

İNCİ TANESİNİN HİKAYESİ-MARAŞLI 8.BÖLÜM YORUMUM

 Hayat, her adımda yeni yol ayrımları çıkarır karşımıza.Bu yol ayrımlarında, yaptığımız seçimler bizi biz yapar.Bu yüzdendir ki insan yaşam boyunca kendiyle sınanır.Maraşlı'nın hayatı da yazdığım bu cümle gibi sürekli kendiyle sınanarak geçmiş.Kendine has tavır ve davranışlarının temel nedeni de bu bence.Maraşlı izleyenleri olarak her hafta şaşırmaya alıştık.Ancak bu derece şaşırmayı beklemiyorduk.Yani en azından ben beklemiyordum.Sekizinci bölüm,dizinin ana hikayesi için mihenk taşlarından biriydi bence.Türel ailesi ve Maraşlı ile ilgili büyük sır perdesinin bir bölümünün nihayet aralandığını düşünüyorum. Düşünüyorum diyorum,çünkü Maraşlı'yı yorumlarken temkinli olmakta fayda var.Zirâ bir önceki bölüm,olaylarla ilgili düşündüklerin,bir sonraki bölüm tamamen boşa düşüyor.İlk olarak Aziz'den başlamak istiyorum.Daha önceki bölümlerde karanlık tarafını bir nebze görmüştük.Bu yüzden şaşırmadım.Benim bu konuyla ilgili olarak şaşırdığım şey, Necati'nin bu konunun tam merkezinde olmasıydı.Tamam Necati hikayenin başından beri hep gizemli bir karakterdi,bana sorarsanız hâlâ gizemi çözülmüş değil.Bizim gördüğümüz buz dağının sadece görünen kısmı.Bölümden sonra Necati ile ilgili düşüncelerimde hiçbir değişiklik olmadı.


Ben hâlâ onun,Ömer'in oğlu olduğu düşüncesindeyim.Ve teoriyi bir adım daha  ileri götürerek Savaş'ın patronunun da Necati olduğu düşüncesinin arkasındayım, izlediğimiz bölüm itibariyle.Şöyle düşünüyorum:Necati,Ömer'in oğlu olduğunu cinayeti işledikten bir süre sonra öğrendi Ve intikam planını devreye soktu.Bu planın hatasız işleyebilmesi için ilk olarak Savaş ile anlaştı.Sonrasında izlemiş olduğumuz,son derece zekice hamleyle onu Mahur'un hayatına soktu.Necati'nin amacı elbette Mahur'a zarar vermek değil.Hatta, belki de o evdeki insanlar içinde arasında gerçekten sevdiği tek kişi Mahur O,sadece Mahur üzerinden Aziz'i köşeye sıkıştırmak istedi.Şimdiye kadar izlemiş olduğumuz senaryodaki akışa bakılırsa bunda da son derece başarılı olmuş görünüyor.Hikayenin bu aksının nasıl ilerleyeceğini gerçekten çok merak ediyorum.
Gelgelelim bu hikayenin her koşulda en çok üzüleni olan Mahur Türel'e.Normal şartlar altında,ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı yetişmiş her insan ailesine sonsuz güven duyar.Sanki bütün kötülükleri dışardaki insanlar yapar da,ailendeki insanlardan ne dışarıya ne de sana hiçbir kötülük gelmezmiş gibi geliyor.İşte Mahur'un durumu da tam olarak bu.Ancak,onlara olan sonsuz sevgisinden bir parça sıyrılıp,uzaktan baktığında,gördüğü gerçekler,onu buralardan gitme fikrine kadar götürdü.Ancak asıl yıkımı Maraşlı'nın gerçeğini öğrenince yaşayacak.Çünkü tüm bu güvensiz ortamın içinde ona sonsuz güvendi ve kalbini teslim etti.İşte bu yüzden, en çok ona olan sevgisinden yara alacak.Yeni bölüm meraktayız,bakalım neler olacak.EMEKLERE SAĞLIK.

24 Şubat 2021 Çarşamba

ÖMÜRLÜK AYRILIKTAN BİR GÜN ÇALMAK-MASUMLAR APARTMANI 23.BÖLÜM

 Hayat nedir?Görünürde cevabı son derece kolay olan bu sorunun,derinlerine indikçe cevap kişiselleşiyor.Ve aynı zamanda karmaşıklaşıyor.Ancak bana sorarsanız geçirdiğiniz mutlu anların toplamıdır. Bir ömrünün geneline bakılıp,bu anların süresi düşünüldüğünde kıymeti daha da artıyor.Eğer sanşlı iseniz bu anlarda, yanınızda kalbinizi emanet ettiğiniz insanda olur. Safiye Derenoğlu bu şansı kıyısından da olsa tekrar yakalayanlardan.Aslına bakarsanız, bu karakter aşkı, ve aşkın insan üzerinde yarattığı değişimleri en net görebileceğimiz karakter.Zirâ onun hayatı, ''Naciden önce'' ve ''Naciden sonra'' ikiye ayrılıyor. Naci,Safiye'nin yanına geldiğinde Hasibe' nin gölgesi bir anda yok oluyor. Safiye'nin yüzünde güneş açıyor ve  o,liseli cıvıl cıvıl kız geri geliyor sanki.İşte bu gerçek mucize.Bu bölüm boyunca Safiye ve Naci gözlerimden kalpler çıkarak izledim.Hele o sinema sahnesi...Uzun zamandır bu kadar incelikle her detayı düşünülerek yazılmış bir sahne görmemiştim.Naci ve Safiye sahnelerini izlerken,''Aşkın yüzde doksanı fedakârlıktır.'' Cümlesi geçiyor zihnimden.Düşünsenize, bu dünyada geçirecek çok az zamanınız kaldığını biliyorsunuz.Ve kalan zamanınızı sevdiğiniz insanın sizden sonra daha kaliteli ve mutlu bir hayat yaşaması için çabalıyorsunuz.Tıpkı Naci gibi.Hoş,  şartlar değişmiş olsa Safiye de aynı şeyi yapardı.Hiç şüphem yok.İşte gerçek aşk.Hiç umudum yok ama umarım bu çiftin hikayesi mutlu sonla biter.

Gelelim Gülben ve çocuk kalbine.Onun Esat'a sevgisi bir çocuğun sevgisi gibi saf ve temiz.Uzun zamandır bu sevgi böyle devam ediyordu.Ancak bu bölüm, önden bir spoiler yedik sanki. Bu çiftin geleceğiyle ilgili.Yani en azından ben öyle düşünüyorum.Gülben'in babasının hastalığı sayesinde,Gülben ve Esat'ın  hikayesinin şimdiye kadar ki en mükemmel parçasını izledik bence. İsteme sahnesi muhteşrmdi.Kahkahalarla izledim.Gülben'in gizlemeye çalıştığı sevinci ve Esat'ın pank anları tekrar tekrar izlemelik.Dilerim bu sahnelerin devamı gelir.
Her aşkın kendine göre bir hikayesi vardır.Kimi aşklar insanı özgürleştirir.kimi aşklar ise ne yazık ki insanın gözünü kör eder.Elbette bu kör oluş çok sevgidendir.Ve her aşkta belirli ölçülerde mevcuttur.Ancak asıl tehlike, bu durumun şiddetinin artarak sizin gerçeklikle aranıza perde çekmenizdir.İncİ de ne yazık ki böyle bir durumdaydı.Taa ki bölüm sonuna kadar.Son sahne itibariyle en sert haliyle gerçekle yüzleşti.Bakalım bundan sonra neler olacak?Emeklere Sağlık.

23 Şubat 2021 Salı

SOLAN ÇİÇEKLER-MARAŞLI 7BÖLÜM

 İnsanoğlu hayatı boyunca türlü türlü sınavlardan geçer.Ancak bu sınavların en zoru hiç kuşkusuz evlat ile sınanmaktır.Çünkü insan evlat sahibi olduğunda, tüm öncelikleri değişir.Kişi kendi yaşadığı zorlukların hiçbirini çocuğunun yaşamaması için çırpınır durur.Tüm bu hassasiyetler bir tarafa, evlat kaybıyla bir kez sınanmış ya da bu korkunun kenarından geçmiş bir ebeveyn hayatı boyunca eli yüreğinde yaşar.Ta ki bu bu cehennemin ortasına yeniden düşüne kadar...7. bölüm Maraşlı için tam olarak bu duygunun eşiğinde başladı.Savaş'ın Zeliş'in karşısına çıktığı anda,Zeliş'in verdiği tepki ile hem biz seyirciler,hem de Maraşlı o güne geri döndük.Zirâ,Burak Deniz o kadar yürekten oynuyor ki, ''beyaz cam''ın arkasındaki biz seyircilerde Maraşlı'nın hissettiklerini birebir hissediyoruz.Her bölüm olduğu gibi bu bölümde onlarca soru işareti oluştu kafamda. Bu sorulardan en ilginç olanı ise, Zeliş'in, Savaş'ı gördüğü anda yüzünde beliren o tanıdık korku ile ilgili.Tamam Zeliş'in yaşadığı durum başlı başına korkunç.Ancak Savaş'ı gördüğü andaki ifade,''tanıdık birinden korkma'' ifadesiydi sanki. Bundan ötürü Savaş'ın ilk olayda da parmağı olduğunu düşünüyorum.Kötülük potansiyelini düşününce bu ihtimal daha da güçleniyor.Maraşlı'nın hikayesini çözmeye çalışmak bir labirentte ilerlemek gibi. Tam çözdüm derken karşına yeni bir giriş ve hikaye çıkıyor.

Misal ben, Savaş'ın Ömer'in oğlu olduğundan son derece emindim.Ancak son bölümde Maraşlı'nın yapmış olduğu imadan sonra bundan bile şüphe duymaya başladım.O zaman kafamdaki hikayenin gidişatı şöyle:Necati, Ömer'in oğlu.Ve bunu baştan beri biliyor.Bu sebeple Aziz'den, yani babasının katilinden intikam alma peşinde.Ve Savaş ile işbirliği yapıyor bence.Tabii her zaman bir yanılma payı bırakıyorum kendime.Bölümü izlerken (özellikle bu bölüm) Maraşlı gerçekte kim diye sorduğum bile oluyor.Meşhur bankanın gizemi ortaya çıktı.Bakalım altından ne çıkacak.Emeklere Sağlık

17 Şubat 2021 Çarşamba

SEVDA YOLUNDA YÜRÜMEK-MASUMLAR APARTMANI 22.BÖLÜM

 ''Sevmek'' ne güzel,ne özel bir kelime.Dünya üzerindeki milyarca insanı ortak noktada buluşturabilme gücüne sahip tek duygu.Bu duygunun yaşanılması kadar anlatılmasının da değerli olduğunu  düşünenlerdenim.Çünkü sevgi de sevgisizlik gibi ışık hızı ile yayılır. Masumlar Apartmanı'nı ilk bölümden beri izleyen biri olarak şunu söyleyebilirim ki; daha ilk bölümün sonunda karakterlerin psikolojik derinliği ve hikâyenin anlatılış biçimi beni kendine çekmişti. Bugün itibariyle 22.bölümü geride bıraktık ve bende durum hiç değişmedi. Her bölümü aynı şaşkınlık ve zevkle izliyorum.Tüm karakterler ayrı ayrı son derece derin ve  kendine has özellikler taşıyor. Ama asla ayrım yapmak değil. Ama şunu da yazmazsam içimde kalır.Safiye ve Gülben'e ayrıca bayılıyorum. Her ikisi de başlı başına derin, uzunlu kısalı cümlelerle dolu çok sağlam hikaye.Safiye yıllarca kardeşlerini, annesinin sevgisizlik girdabından korumak için yıllarca savaşmış.Dıştan çok sert görünen ama kalbi yumuşacık biri.Gülben ile Safiye'nin birbirinden farklı pek çok kişiliği var.Ama bence bunlardan en keskin olanı Safiye'nin duygularını kendine saklayıp(özellikle iyi olanları)içinde yaşayarken, Gülben'in hissettiği tüm duyguların anında yüzünde beliriyor olması. Tıpkı dört mevsim gibi.Bu iki karakteri temizlik düşkünlüğü dışında birbirlerine ayna yapan bir başka konuda sevme biçimleri. Ki Gülben zaten malumunuz.


Ancak Safiye'nin değişimi beni her bölüm, daha fazla şaşırtıyor.Söz konusu Naci olduğunda tüm takıntı ve alışkanlıkları, onun açısından değerini kaybediyor.Bu bölümde izlemiş olduğumuz ''pansuman'' bunun en can alıcı örneklerinden.Naci ile Safiye'nin hikayesi, insanın gerçek aşka umuda inancını artırıyor.Kalbinde çiçekler açtırıyor.İşte tam da bu yüzden özellikle dün akşam izlemiş olduğumuz sahnelerden sonra insan düşünmeden edemiyor. Naci bir gün gitmek zorunda kaldığında Safiye bunun altından nasıl kalkacak? Çünkü dün izlemiş olduğumuz bölümde Naci'nin bayılıp ambulansla halini gördüğünde bunun küçük bir fragmanını gördük. Naci'yi gördüğü an, karanlığına gömüldü.Bu sebeple Han'ın tavrını kesinlikle doğru bulmasam da yine de anlıyorum. Kendince ablasını korumaya çalışıyor. Ancak bunu yaparken muhtemel konularda olduğu gibi hata yapıyor.Çünkü Han çok bencil ve sadece kendi düşüncelerinin doğru olduğunu düşünüyor.Gülben'e tavrı da aynı şekide.Bunca olaydan ve Gülben yaşadığı travmalardan sonra Esra'yı o apartmana taşımak hangi akla hizmet.İnsan biraz empati yapmaz mı? Bu durumun, hiçbir şey söylemese de Gülben'i ne kadar inciteceğini hiç düşünmüyor.Bakalım bu düşüncesizlik nelere varacak. Umarım, Gülben çok kırılmadan Esra bir şekilde gider apartmandan.Hoş, Safiye'nin hiddetine çok fazla dayanabileceğini düşünmüyorum.Ama diyelim dayandı.Bu defa da devreye Han girer.Ve getirdiği gibi göndermenin de bir yolunu bulur.Zirâ  son sahnedeki o karşılamadan sonra Esra'nın başına geleceklerden ürküyorum açıkcası.Bakılım neler olacak?Emeklere Sağlık. 

16 Şubat 2021 Salı

MUCİZESİNİ ARAYANLAR-MARAŞLI 6.BÖLÜM

 İnsan kalbi görünürde birçok odacıktan oluşan ve yaşam için temel fonksiyonları sağlayan bir organdır. Bunlar, kalbin bilinen özellikleri. Ancak bu bilinen özellikler yanında, en derinlerde bir  bilinmezlik deryası saklı. Kalbin bu saklı dünyasına ev sahipliği yapan yer  ise sır odalarıdır. Bu sır odalarında, çocukluk çağından itibaren binbir farklı duygu barınır. Yıllar geçip zaman ilerledikçe bu odalarda barınan kimi duygular,  kökleri toprakta olan bir ağaç gibi salınıp gittikçe yerleşirken kimi duygular ise bir kum tanesi gibi zamanla yok olur gider.Kalbin sır odalarında, yıllarca bizimle olan zaaflar ise bu duygular kümesindeki elemanların en köklü ve gizemli olanlarından bir tanesidir. İlk tohumları henüz çocukluk çağında atılır.Zamanla bizimle büyüyerek, biz her ne kadar inkar etsekte varlığını sürdürür.Zaafların neye veya kime olduğu elbette kişiden kişiye göre değişir.Ancak tüm zaafların tek bir ortak özelliği vardır:Kişiyi doğru olanı seçmekten alıkoymak...


Maraşlı'nın altıncı bölümü tam da bu noktadan başladı. Zirâ Savaş, Mahur'un en önemli zaafının annesine daha doğrusu ''kendi gerçeğini öğrenmek '' olduğunu bildiğinden,bu zaafı kullanarak hem Mahur'u tam anlamıyla avucuna hem de Maraşlı'yı ortadan kaldırmak için sıkı bir hamle yaptı.Fakat bu hamleyi yaparken gözden kaçırdığı iki şey vardı:Birincisi, Maraşlı'nın üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek müthişlikteki zekası, ikincisi ve bana göre en önemlisi Mahur'un, Maraşlı'dan vazgeçememe ihtimali. Eğer iki ateş arasındayken dahi zaaflarınızı değil de önemsediğiniz,sizin için değerli  olanı insanı seçiyorsanız, onun hayatınızdaki yeri sizin gördüğünüzden çok daha derindedir.Mahur'un,Maraşlı'nın hayatından endişe ettiği o anlar ve karşısında gördüğünde yüzündeki mutluluk bunun en net  kanatı.Ki bence her ikisi içinde aşk çoktan kapıyı çalmış, içeri girmek için fırsat kolluyor. Özellikle, Mahur cephesindeki, Maraşlı'nın dünyasına karşı duyulan yüksek düzeyli merak hep bundan. Hoş,Mahur şu  sıralar şiddetli bir inkar aşamasında ama olsun,inkar ne kadar şiddetli olursa, kabulleniş de o derece yürekten olur.Maraşlı Aziz'i oyuna getirerek gerçeklerin bir kısmını öğrendi.Bazen öğrendiğin gerçekler hem omzuna hem vicdanına yük olur.Bu dururumda tam manasıyla öyle.Ancak Maraşlı öğrendiği  gerçeği Mahur'u üzmemek adına söylemeyecek.Sonrası malum...

Hayatta hüzün ve sevinç hep yan yanadır.Son sahne bunun bir yansımasıydı. Mahur ve Maraşlı aynı acıda bir kez daha birleşecek ve Zeliş'i bulmalarıyla sonuçlanacak bu süreç onları birbirine daha sıkı bağlarla bağlayacak.Yeni bölümü şimdiden iple çekiyorum.Mükemmel bölümdü. EMEKLERE SAĞLIK.

10 Şubat 2021 Çarşamba

ÖZGÜRLÜĞÜ BEKLEMEK-MASUMLAR APARTMANI 21.BÖLÜM YORUMUM

 Hayattaki en zorlu sınav, insanın korkularının üzerine gitmesidir. Çünkü yaşam alışkanlıklarımız şu ya da bu şekilde, yeniliğe karşı atacağımız adımlara karşı ördüğümüz duvarlardır. İnsan zihni için her yenilik, belirli ölçülerde belirsizlik içerdiğinden korkutucudur. Tüm bu söylediklerim seçme şansı olup konfor alanından çıkmaktan korkup yeniliğe kalbinin, zihninin kapılarını kapatanlar için geçerli  Ancak bir de Safiye gibi farklı yaşam alışkanlıklarına çevresindeki insanlar tarafından mecbur bırakılmış insanlar var.Safiye yıllarca aynı rutini devam ettirdiğinden,  ''onun normali'' bizlerin  izlerken kimi zaman anlamlandırmakta güçlük çektiğimiz, o rutin olmuş. Bu davranış biçimlerinin Safiye tarafından öğrenilip bir yaşam biçimine dönüştürülmesinde elbette en etkili Hasibe. Bundan dolayıdır ki seyirci olarak Hasibe'den pek haz etmiyorum. Ancak Hasibe'ye kızarken unuttuğum, unuttuğumuz bir şey var:Hasibe'ye de bu sevgisizlik annesinden miras. Bunu dün akşam izlemiş olduğumuz sahnelerde tekrardan görmüş olduk. İnsan, '' yeni bir can''  dünyaya getiren kızına, o sözleri söyleyebiliyorsa diğer zamanlarda yaşanan sevgisizliğin boyutunu siz düşünün.  Sevgisizlikte tıpkı bir tohum gibi bulunduğu yere kök salar. Ve uzun süre orada kalır. Hasibe'nin durumu da tam manasıyla bu. Fakat tüm bu acı gerçekler kendisine yapılanların aynısını kızına yaşatıp, ona psikolojik şiddet uygulamasının korkunçluğunu ortadan  kaldırıyor mu? Tabii ki hayır.


Benim yapmaya çalıştığım şey Safiye'nin hikayesine yüzeysel değil derinlemesine bakmaya çalışmak. Bu sebepten Naci karakteri bir seyirci olarak benim nazarımda  hikayenin en önemli  kırılma noktalarından. Öyle ki Safiye'nin hayatı adeta Naci'den önce, Naci'den sonra olarak ikiye ayrılıyor. İlk gençlik zamanlarında yaşanılan aşklar, her birimiz için çok kıymetli ama onların hikayesi bunun çok ötesinde. Hiçbir kelimenin anlamının tam karşılamayacağı bir derinlikte. Düşünsenize, yıllardır kendi isteğiyle, apartmandan dışarı tek adım atmamış Safiye bunu başardı.Bu durum bile tek başına, Naci'nin Safiye'nin hayatındaki önemini net olarak gösteriyor bence.Bunu herkes anlamış ve kabul etmişken Han'ın, olanlara rağmen Naci'ye bu derece keskin bir ön yargı beslemesini anlamıyorum.Ablasını düşünüyor evet, ama bencillikle düşünüyor. Empati yeteneği  sıfır gerçekten.İyi ki İnci var da onun öfkesini biraz dizginliyor. Aksi durumu düşünmek istemiyorum. İnsan böyle bir duruma düştüğünde sevdiğini son bir kez görmek, son anlarını onunla geçirmek istemez mi? Belki Safiye'nin haberi olsa o, da yanında olmayı tercih edecek.Umarım Han Naci'ye bir şey yapmamıştır. Böyle düşünmek istiyorum. En büyük temennim,Naci'nin bir şekilde gelmeyi başarması.Zirâ tersi durum Safiye için üstesinden gelinmez hayal kırıklığı olur.İzleyip göreceğiz.Emeklere Sağlık.

9 Şubat 2021 Salı

SONLAR VE YENİ BAŞLANGIÇLAR-MARAŞLI 5.BÖLÜM YORUMUM

 İnsan hayat yolculuğunda yaşadığı zorlu durumlardan kolayca sıyrılabilmek için türlü türlü maskeler takar.Aynanın karşısına geçip kendimize sorarsak,alacağımız cevap nettir:''Hep en iyi biziz.'' Ancak iş gerçek yaşam pratiğine geldiğinde ne yazık ki, öyle değil. Her birimizin kendine bile itiraf edemediği defoları, bazen isteyerek bazen de istemeden taktığı maskeleri vardır. ''Türel'' ailesinin üyeleri arasında da dozu fazlasıyla arttırılmış olsa da buna benzer bir durum söz konusu. Her bölümde başka bir karakterin bilinmeyen, karanlık bir yönü çıkıyor ortaya. Mahur, Aziz'in  tavrıyla, hikayenin başından bu yana yaşadığı en net yüzleşmelerden biri ile sarsıldı.


Zirâ çocukluğundan beri kurmuş olduğu o masalsı dünyanın, adım adım yok olup gittiğini görmek bir insan için yeterince zor bir sınav. Bir de tüm bunların üstüne sorularına net cevaplar alabileceğin kimse yok.Yani en azından şimdilik. Şimdi diyorum çünkü ben, ''Ömer'' karakterinin yaşadığını ve belirli bir süre sonra hikayeye tam anlamıyla giriş yapacağını düşünüyorum.Bu girişin ya Maraşlı ya da Savaş üzerinden olacağı yönünde bir tahminim var. Yazımı okuyanlar arasından, ''Savaş ne alaka ,şimdi?'' diyenleriniz olacaktır. Hemen açıklayayım. Hikayenin gidişatına genel itibarıyla bakıldığında, Savaş'ın sıradan bir ''kötü karakter olmadığını gördük. Görüyoruz. Bence onun tek derdi, Mahur'un bir şey görmüş olması değil. Başka sebepleri de var. Mahur'un şahit oldukları ona bu yolu açan sebep sadece. ''Türel ailesinin bu derece karşısında olmak için daha sağlam bir sebebe ihtiyacı var. İşte o sebep,Ömer'in oğlu olması olması.Asıl amacı da Aziz'den intikam almak.Bu yüzden Mahur gerçeklerinin peşine düşsün, öğrensin istiyor. Tabii bunlar şu an sadece bir tahminden ibaret.Ne kadarı gerçeğe döner, onu hep birlikte izleyip göreceğiz.
İnsan, aynı dikenli yollardan geçmiş olanları daha derinlerden severmiş.Mahur ve Maraşlı'nın hayatları uzak bakıldığında siyah ve beyaz kadar farklı görünse de yakına geldikçe bunun net bir yanılgı olduğunu görüyoruz.Her şeyden önce her iki karakter de hayatlarında çok ciddi kayıplar yaşamış. Ve bu durumun insan yaşamı üzerinde yaratmış olduğu ağırlığını tecrübe etmek zorunda kalmış ya da zorunda bırakılmış iki karakter. Maraşlı'nın,  Mahur'dan ayrıca tecrübe etmek zorunda kaldığı bir diğer duygu durumu da belirsizliğin insan üzerindeki yıkıcı.Bu kadar çabalamasının altında yatan bir diğer etken de bu yıkıcı duyguyu Mahur'un tecrübe edip  daha fazla incinmesini istemeyişi. Aralarında yeni filizlenmeye başlayan bir duygu daha var. Ancak onu tam anlamıyla  izlemek için biraz daha zaman gerektiğini düşünüyorum.Aksiyon  filmi tadında bir bölümdü. EMEKLERE SAĞLIK.


3 Şubat 2021 Çarşamba

GEÇ HİÇTEN İYİDİR-MASUMLAR APARTMANI 20.BÖLÜM YORUMUM

 İlkler her zaman için özeldir.İnsan hafızasında mihenk atışı niteliğindedir.Ancak söz konusu ilk aşka geldiğinde önemi daha artar. Mevcut anılar her adımda peşinden gelir. Naci ve Safiye için durum tam böyle. Safiye'nin o karanlık evdeki tek ışığı Naci olmuş. Hasibe'nin o evdeki zorbalıklarına Naci sayesinde direnmiş. Ta ki o kaza olana kadar... İşte o günden adım adım karanlığa gömülerek, Hasibe'ye benzemiş. Ondan sonrası hepimizin malumu. Derin bir mutsuzluk ve sonsuz bir yalnızlık...İnsan hayatın rutin akışı içinde kendine çeşitli bahaneler bularak zamanı ve sahip olduğu sevgiyi hor kullanabiliyor.Hepimiz hatalarımızı telafi edebilmek için daha çok zamanımız olduğuna ve ikinci bir şansın her an kapımızı çalabileceğine inandırıyoruz.Çünkü ancak o zaman yaşanamamış anların pişmanlıkları kalbimizin en kuytu yerinde kapanmayan bir yara gibi sızlamayı bırakıyor. İnsan bu düşüncelerle gerçeklerden kaçıp kendini avutmaya devam ederken bir gün,bir anda yüzüne çarpılan gerçeklerle kendine geliyor.Sanırım Naci için de süreç tam olarak böyle işlemiş.Akıp giden zaman içinde anılarıyla,Safiye'ye olan hasretiyle yaşamaya alışmış,hep ikinci bir şansı olduğunu düşünürken, ona söylenen gerçeklerle hayatındaki eksik parçaları tamamlamaya karar vermiş.İzlemiş olduğumuz bölümün son sahnesinde bu hamlenin geç olsa işe yaradığını Safiye'nin gözünde yıllar sonra beliren ışıktan gördük.Umarım birbirlerine  doğru attıkları bu adım yarım kalmaz.Bizde yüzü güneşli Safiye'yi daha uzun zaman görürüz.


20.bölüm itibariyle ''Derenoğlu'' savaşlarını izlemeye başladık.Bir cephede İnci,bir cephede Safiye vardı. Bölüm  boyunca o kadar eğlendim ki anlatamam.İnci'nin yaptıkları bir insanın aşkı için neler yapabileceğinin en net göstergesi.Zirâ normal şartlarda bir insanın Safiye'nin keskin temizlik kuralları ile yaşaması pek mümkün değil. En azından gönüllü olarak.Safiiye İnci'nin sabrını temizlik kuralları haricinde de zorladı.İnci'nin sabır eşiği çok yüksekmiş, onu bir kez daha gördük. Safiye yıldırmak için her şeyi Han'a sevgisi o kadar çokmuş ki hiç renk vermedi.Sanırım gerçek aşk böyle bir şey.Bu haftaki bölümden çok keyif aldım.Soluksuz izledim.Emeklere Sağlık.

2 Şubat 2021 Salı

Güven Uçurumundan Düşenler-Maraşlı 4.bölüm

 Her hikayenin bir kazananı bir de kaybedeni vardır.Ancak ''Türel ailesinin hikayesine baktığımızda kazanandan çok kaybeden olduğunu görüyoruz. Uzaktan tüm pürüzlere rağmen mutlu bir yuva gibi görünen o evin, yakınına doğru attığımızda her yeni adımda başka bir şok edici gerçekle karşılaşıyor, Mahur'un kalelerinin tek tek düşüşünü izliyoruz. Çocuklar için ''anne'' güneş ise, ''baba'' gölgesinde dinlenilip huzur bulunan çınar ağacıdır. Bu öğelerden birinin yokluğu, diğer öğenin etkinliğini artırır.Mahur tam da böyle olmuş,ta ki o malum gün yaşanıp Maraşlı, Mahur'un hayatına bir daha çıkmamak üzere girene kadar.Şimdi, izlemiş olduğumuz dört bölüme bakıyorum da ne kadar çok sır perdesi kalkmış bu kadar kısa zamanda.Bu bölüm pek çok yüzleşmeye şahit olduk. Ama bunlardan en etkileyici olanları kesinlikle Mahur ve Aziz arasındaki yüzleşme ile Necati ve Aziz arasında yaşanan yüzleşmeydi.

Gerçekler en acı yol göstericilerdir.Bundan sonraki süreç Mahur,Maraşlı ve Necati için daha keskin yol ayrımlarına gebe.Mahur, 4.bölüm itibariyle ilk kez babasının ya da ''sözde babasının'' mı demeliyim bilemiyorum maskesinin düştüğünü gördü.'' Sözde'' diyorum, çünkü 4.bölüm ile birlikte Mahur ve Necati'nin babalarının, Aziz olmadığını düşünmeye başladım.Bence her ikisinin de babası Ömer.Ve Aziz de bunu bunu biliyor.Ve bir şekilde ikisinden de intikam almak istiyor. Aziz'in Necati'ye sevgisizliği zaten ortada ve görünen bir gerçek. Ancak konu Mahur olduğunda Aziz'in daha farklı bir strateji izlediğini düşünüyorum.Zirâ Mahur bir kadın.Sedef'i hatırlatan bir kadın...

Aziz, Mahur'dan ve dolayısıyla da Sedef'ten intikam almak istiyor olabilir.Netice bu tarz adamlar için Sedef'in dünyada olmayışı ufak bir ayrıntı olur.Onlar önemli olan tek şey alınması gereken intikam ve sonucunda ödenen bedellerdir. Bence bunların hepsi Maraşlı'nın işe alınması da dahil planlı hamlelerdi.Ancak hiç hesaba katmadığı bir şey vardı o da Maraşlı'nın üstün öngörü ve kimseye göstermediği empati yeteneği. Belki de Aziz sayesinde Mahur ve Maraşlı'nın aralarındaki bağ daha da kuvvetleniyor.İnsan,kendisiyle aynı dikenli yollardan geçmiş insanları daha derinden severmiş.Onların durumu da tam olarak böyle.Duyguların ortaya çıkması için elbette daha  zaman var ancak,esintilerini kıskançlık olarak bu hafta görmeye başladık.Bakalım haftaya neler olacak?Şahane bir bölümdü.EMEKLERE SAĞLIK.

28 Ocak 2021 Perşembe

KADERİNİ YENİDEN YAZMA ZAMANI-DOĞDUĞUN EV KADERİNDİR 29.BÖlÜM YORUMUM

 Doğduğun Ev Kaderindir'in 29.haftadır süren ekran yolculuğunu her haftasına şahitlik etmiş biri olarak ilk kez bu kadar şaşırdım.Tamam kabul, Doğduğun Ev Kaderindir seyircileri olarak; Zeynep'in içine doğduğu hayat ile yaşamak istediği hayat arasında savruluşunu daha önce de pek çok defa izledik. Ve  savruluşlarına kimi zaman hak da verdik. Ama bu sefer ne yazık ki aynı fikirde değilim. Evet, hepimiz biliyoruz, Zeynep çok iyi ve merhametli bir karakter. Fakat bu son davranışına gerçekten anlam veremedim. Ne yalan söyleyeyim. Tamam, her suçlunun savunulma hakkı vardır. Ancak Zeynep Mehdi ile arasında bunca olay yaşanmış, yetmemiş konu şiddet göstermeye kadar gitmişken, Zeynep'in Mehdi'nin avukatlığını yapmasını ne kafamda ne de kalbimde hiçbir yere oturtamadım. Üstelik Mehdi'nin, Zeynep'in bu durumdan başka anlamlar çıkarıp, ilerleyen zamanlarda aynı türden davranışlara başvurmayacağının ne yazık ki hiçbir garantisi yok.


Emine bölüm boyu söylediklerinde o kadar haklıydı ki. Zeynep'in gerçek anlamda kendini bulup, kendi gücünün farkına varabilmesi için önce suçluluk duygusu bataklığından çıkarak kendine dışarıdan bakabilmeyi öğrenmesi gerek. Ancak o zaman gerçekten mutlu olabilir. Zirâ bu duygu durumu içerisindeyken yaşaması muhtemel mutlulukları da ya erteliyor ya da onlardan kaçıyor. Bana kalırsa, Zeynep de bu durumun farkında ama bunu kendine itiraf edebilmesi için biraz daha zaman gerekecek. Umarım, yaşadığı halihazırdaki süreç, Barış ile sert bir şekilde kopmalarına neden olmaz. Çünkü uzun zaman sonra Zeynep, gerçekten mutlu.Dilerim,bunu kaybetmez.
29.bölümle birlikte hikayemize yeni bir karakter dahil oldu. Özlem...Hikayeye dahil olduğu ilk dakikadan kişiliğine dair birçok ipucu verdi Özlem, bize ama doğrusunu söylemem gerekirse bu derece soğuk ve mesafeli bir karakter beklemiyorum. Kişiliğinin bu özelliği öyle ustaca yansıtılmış ki seyirciye, karakterin ağzından çıkan her kelimede bunu tekrar tekrar hissediyorsun.Elbette bunda Ebru Cündübeyoğlu'nun şahane oyunculuğunun etkisi var.Benim anladığım Zeynep'i oldukça zorlayacak bir karakter Özlem.Bundan sonrasını izleyip hep birlikte göreceğiz. Her şeye rağmen seyir zevki yüksek bir bölümdü.Emeklere Sağlık

27 Ocak 2021 Çarşamba

İlk Aşk, Son Söz-Masumlar Apartmanı 19.bölüm yorumum

 İnsan bir ömre kaç hayâl kırıklığı sığdırır? Kaç umudunu gömer toprağın altına? Bu sorunun cevabının, Derenoğlu ailesi açısından ''sayısız'' olduğunu görüyoruz ne yazık ki. Seyirci olarak hangi karaktere yönelirsen yönel, bu hiç değişmiyor. Bu mutsuzluk Derenoğlu ailesine anne mirası. Hiç sevilmemiş biri çocuklarına sevmeyi nasıl öğretsin. Bu sevgisiz kara bulutundan en fazla etkilenen kişi hiç kuşkusuz Safiye olmuş.


Kardeşlerini, annesi Hasibe'nin sevgisizlik çukuruna düşmekten korumak için çabalarken, hayat yolunda kendine yabancılaşmış kalbinin çevresine kalın duvarlar örmüş. Tüm bu yaşadığı kötü anların yanında Naci'yi kaybetmek son kalp çırpınışlarını da durdurmuş, onu karanlıklara hapsetmiş maalesef.Çünkü Safiye için iyliğe dair tüm umutlar,onun tek ihtimali Naci olmuş. Hikaye ilerledikçe Naci'nin yokluğunun onu nasıl derinden etkilediğini ve bu durumu evdekilerden saklamak için çırpındığını gördük. Belki bu yüzden Naci'yi bu kadar sevdik, benimsedik.19.bölümü izlerken çok etkilenmiş biri olarak söylüyorum, sanırım yavaş yavaş Naci'nin vedasına hazırlanıyoruz. Safiye bunca kalp kırıklığının üzerine bir de sevdasına hasretle devam edecek hayatına.
Masumlar apartmanını gülen yüzü: Gülben. Seni, hayata bakışını, içine düştüğün o yalnızlıkta masallara sığınmanı o kadar seviyorum ki. Sırf Han mutlu olsun kendi gururundan ödün veren bir kardeş o.Yeri geldiğinden hayalperest,yeri geldiğinde saf realist olan gökkuşağı Gülben,Seninle kahkaha atmak mükemmel.İyi ki Merve Dizdar, ''Gülben'' olmuş. Sayesinde İnci ve Han yeniden beraber.Bundan sonra İnci, Derenoğluların evinde.Son sahneyle birlikte 20.bölümü daha bir merak ediyorum.Emeklere Sağlık.

26 Ocak 2021 Salı

ŞÜPHE-MARAŞLI 3.BÖLÜM YORUMUM

 İnsan ailesiyle var olur, köklerini bir ağaç gibi başka topraklara salmayı öğrenir. İşte bu yüzden her ilişki türü için olduğu gibi aile ilişkilerinde de en önemli duygu güven duygusudur. Eğer bu duygu başlangıçta sağlam kurulmamış ya da sonrasında bir biçimde zedelenmişse insan hayatına dair tüm basamakları, anıları sorgulamaya girişiyor.Mahur'un içinde bulunduğu durum tam da böyle.Belki bu yüzden Maraşlı ile aralarındaki bağ bu derece derin ve kuvvetli. Mahur,olayların öznesi olduğundan ve bu kişiler ailesindeki bireyler olduğundan bunun için ne  kadar uğraşırsa uğraşsın soğukkanlı bakamıyor. Bakamaz da zaten. Ancak Maraşlı bu durumların hiçbiri geçerli değil. O, dışarıdan bakabildiğinden hem son derece soğukkanlı hem de eski asker olmanın kazandırdığı yeteneklerle ''Türel'' ailesinin, üyelerinin karanlık yönleri olabileceğini rahatlıkla çözdü.Savaş ile işbirliği yapan kişiyi de çok kısa zamanda bulacaktır.

Savaş ile işbirliği yapan kişi ile ilgili herkesin olduğu gibi benimde bir fikrim var.Ancak söz konusu ''Ethem Özışık'' senaryosu olduğunda kendime her zaman bir yanılma payı bırakırım.Daha önce Ethem Bey'in işlerini izlemiş,takip olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.Zirâ kendisi seyirciyi ters köşeye yatırmayı çok sever.Ama ben yine de şüphelendiğim isimleri paylaşacağım.Bence 3 isim Savaş ile işbirliği yapmış olabilir:Aziz, Firuzan ve Necati...

Bu üç kişiden Necati'nin,Savaş'a yardım eden kişi çıkmasını hiç istemem.Çünkü şu anki konumuyla o evden farklı dünyalara açılan bir  kapı gibi.Mutfak ekibiyle yapmış olduğu sohbetler eğlenirken düşündüren cinsten.Hikâyedeki varlığıyla Türk dizi tarihinin en farklı karakterlerinden.Serhat Kılıç'ın oyunculuğu ile bir yorum yapabilme haddini kendimde görmüyorum zaten.Tek kelime ile muhteşem.

İlk dakikasından son dakikasına kadar soluksuz izlediğim şahane bir bölümdü.4.bölümü  sabırsızlıkla bekliyorum.Emeklere Sağlık.