27 Kasım 2017 Pazartesi

Kendinden Kaçmak-Dolunay 21.BÖLÜM

Bazen insanın hayatında yaptığı hamleler vardır;o hamleyi yaptığınız zaman kar topu misali diğer olaylar peş peşe gelir.Nazlı'nın Ferit'e yapmış olduğu doğum günü süprizi de bakıldığında tam  olarak böyle bir etki yarattı her ikisi içinde.Fikrimi sorarsanız,Pelin'in gelişi ve bu durumun diziye kattığı heyecan unsuru hariç oldukça boş bir bölümdü.Ferit ve Nazlı karakterinin yolculuğunu izlemeye başlayalı tamı tamına 21 bölüm oldu.Ancak ilişkilerinde bunca zaman hep ''Bir adım ileri iki adım geri'' durumu oldu.Bölümde beni asıl rahatsız , Pelin'in geldiği ilk dakikadan NazFer ilişkisinin altını oymaya çalışması ve üstelik bunda da başarılı olması oldu.En azından anlık dahi olsa Ferit'i sarsmayı,dengesini bozmayı başardı.Dizinin ilk bölümlerinden bu yana Nazlı'nın gerçekten çok yüksek bir sabır eşeği çok yüksek bir karakter olduğunu düşünmüşümdür.Nitekim bu bölümde beni yanıltmadı son ana.Ama tabii herkes için bir son nokta vardır.Ki Nazlı açısından bu noktaya çoktan gelindiğini düşünüyorum.Önce Asuman'ın sinir bozuculukta zirve yapmış pervasızlığı sonra Ferit'in tamda ihtiyacı olduğu zamann Nazlı'yı yalnız bırakması,Nazlı için kendi içine yönelmesi gerektiğinin en önemli göstergesiydi bana göre.İncinen,kırılan bir kadın bir süre sonra kalbini koruma altına alır ve karşısındaki insan ne kadar çabalarsa çabalasın o zırhı aşıp,sevdiğinin kalbine ulaşamaz.Nazlı'nın yaptığı hareketenin zamanının doğruluğunu,yalnışlığını tartışırım,ancak hareket kesinlikle çok kadınca hislerle yapılmış olduğundan hak veriyorum.İlerleyen bölümlerde biraz aksiyon ve heyecan temenisiyle emeklere sağlık.

21 Kasım 2017 Salı

AŞK İLE YENİDEN DOĞMAK-DOLUNAY 20.BÖLÜM

Dolunay'da kırmızı kalpler havada uçuştu.Tam anlamıyla romantik komedi tarzını yansıtan bir bölümdü.İzlediğimiz diğer bölümlere oranla yan karakteri çok daha az gördük.Tıpkı olması gerektiği gibi.Ferit'in doğum günü hem Nazlı ve Ferit'in birbirlerine bir adım daha yaklaşmasına hemde hikayenin akışı içinde yeni kördüğümlerin oluşmasına neden oldu.Geçen haftaki bölümde sinyalleri zaten verilmişti;ancak beni şaşırtan durum,Nazlı'ya rakip olacak kişinin bir şekilde hikayeye Nazlı sayesinde dahil edilmesi oldu.Bence ''Pelin'' karakterinin diziye girişiyle birlikte entrika grubunun eli oldukça güçlendi ki şahsen fazla zaman kaybetmeden NazFer'i ayırma konusunda Deniz ile işbirliği yapacağını düşünüyorum.Belirli bir süre bu işbirliği devam ettikten sonra Deniz Asuman'a olan duygularının farkına varıp geri çekilir.Tabii Nazlı ve Ferit arasında ilerleyen bölümlerde tek problem ''Pelin'' olmayacak tahmin edersiniz ki.Nazlı'nın restaurantın borçlarını ödemek amacıyla tabiri caizse bir can simiti gibi sarıldığı o senetler Nazlı ve Ferit arasında yeni yeni tazelenen güven duygusunu tekrar tuzla buz edecek.Ben Nazlı'nın kendi ayakları üzerinde kurma konusundaki hassasiyetini anlıyorum ve destekliyorum da ancak Ferit'in bu konulardaki kırılganlığını daha önce hepimiz gördük,onun için ondan birşey saklamak ile yalan söylemek arasında hiçbir fark yok.Hele bir de o senetler Hakan'ın eline geçerse ki bence öyle olacak.İşte o zaman Nazlı gerçekten yandı.Bakalım haftaya bizi neler bekler?Şahane bir bölümdü.Emeklere Sağlık.

14 Kasım 2017 Salı

Mutluluk Çok Uzaklarda...SÖZ 21.BÖLÜM

Kan bağı bazen herşeydir;bazen de hiçbirşey.İnsanlar arasındaki bağın kuvvetli olmasını sağlayacak esas durum birlikte geçirilen iyi ,kötü zamanlar ve el ele verilecek atlatılan sıkıntılardır.Bir süre sonra aranızda kan bağı olmasa bile yaşanılan olaylar sizi birbirinize kan bağından daha kuvvetli bağlarla bağlar.Aradaki ilişki boyut değiştirir.Erdem Yarbay ve Ateş arasında da yüksek sesle söylenmese bile manevi bir baba-evlat ilişkisi var.Zaten Erdem'in Nazlı ve Ateş ilişkisine karşı çıkmasının esas nedeni bana kalırsa birbirlerini sevmeleri değil aksine bu ilişkiyi saklamalarıydı.Dün akşamki bölümde Erdem Yarbay tam vurulacakken Ateş'in önüne atlaması,Erdem ile aralarındaki bağın ne derece kuvvetli olduğunun en önemli göstergesi.Bu sahne ile alakalı olarak Eren Vurdem'in şahane ötesi oyunculuğuna ayrıca parantez açmak isterim.Zira dün akşam boğazım düğüm olmuş halde izledim.Ateş vurulduktan sonra sahnenin akışı içine replikler ve mizahsen öyle güzel yedirilmiş ki bir an kendi gerçekliğinizden çıkıp adeta sahnenin içinde buluyorsunuz kendinizi.Her dizide olduğu gibi Söz'de de bir türlü türlü yüzü gülmeyen ve fikrimi sorarsanız daha uzun bir sürede yüzünün gülmeyeceğini düşündüğüm karakterler var.Tahmin etmekte zorlanmayacağınız üzere Hafız ve Fatma'dan bahsediyorum.Dizinin ilk bölümünden bu yana yüzleri gerçek anlamda toplasan bir veyahut iki kez gülmüştür.Seyirciler olarak biz henüz Ahmet Kartal'ın kaçırmasını hazmedememişken,Fatma'nın vurulması hemde Hafız'ın silahından çıkan kurşunla vurulması ağır geldi.Evet ama gördüğüm en vurucu ve etkili sahnelerden biriydi.Seyirci tarafından eleştirilmeye çok açık bu tarz sahneler yazmak ciddi anlamda risk barındırır ve cesaret ister.Hiçbir dizisinde klişe alışılagelmiş,seyircinin tahmin edebileceği sahneler yazmaz.Beğenirsiniz yada beğenmezsiniz ancak ters köşenin alası bir sahneydi bana göre.Yavuz-Bahar cephesi haftaya oldukça hareketli olacak gibi geliyor bana.Avukat görünümlü o adam Bahar aracılığıyla Yavuz'u tuzağa çektikten sonra Agah veya Çolak oraya gelir.Bahar'ın babasının ölümü ile ilgili gerçek orada Bahar'a Çolak tarafından yumurtlanır diye düşünüyorum.Bakalım haftaya neler olacak?Tüm şehitlerimize minnet ve saygıyla.Emeklere Sağlık.

13 Kasım 2017 Pazartesi

Avuç İçi kadar mutluluk-Dolunay 19.bölüm

İnsanın karanlık tarafa geçebilmesi kendisine bir anlık mesafe.Onu hoşnut etmeyen damarına basacak,tek bir hamle yeterlidir bunun için.İşte o zaman yüzündeki ''iyi insan maskesini çıkarır ve gerçek yüzünü gösterir.Sanırım yukardaki sözler hem Hakan'ı hemde Deniz'i en iyi anlatan cümleler.Ama yinede Deniz'in bu konuda hakını yiyemem Hakan kötülükte onun üç üst versiyonu dersem abartmış olmam sanırım.Deniz'deki içindeki kötülüğe teslim olma durumu sadece haris duygulara kabıldığı zaman oluyor.Ve o duygular benliğini ele geçirdiğinde sanki gözleri kör olmuş gibi bambaşka bir kişiliğe börünüyor.Neyseki Bulut'un velayet davası sırasında kişisel hırslarına yenilmeyip sağ duyulu davrandı da,velayet Ferit ve Nazlı da kaldı.Bu bölüm Asuman ile Deniz ilişkisine giden yollardaki ilk taşlar atıldı.Uzaktan bakıldığında birbirinden çok farklı iki karakter gibi görünselerde yakına gidildikçe aslında ne kadar aynı olduklarını görüyorsunuz.Daha şimdiden şahane bir çift oldular bile.Bulut'u Hakan'ın yanıdan aldıktan sonra NazFer öyle güzel oldu ki.Sanki daha bir anlam kazandı.Bulut o aile için eskik parçalı bir puzzle'ın uzun zamandır aranan parçası gibi,tamamladı onları.Bundan birkaç bölüm önce biri bana Demet'e üzüleceksin dese inanmazdım.Lakin bu bölüm haline çok ciddi üzüldüm.Tabiki şuan yaşadıkları geçmişte yaptığı kötülükleri asla ve asla temize çekmez ama hiçbir kadın ki bu Demet dahi olsa bu tarz bir muameleyi hak etmez.Fragmanda ilerleyen haftalarda tam anlamıyla kapanamamış eski aşk hikayelerinin yeniden gündeme gelebiliceğini hissettim.Ancak bunun erken ve gereksiz bir hamle olabileceğini düşünüyorum .Umarım bu yola sapılmaz.Emeklere Sağlık.

7 Kasım 2017 Salı

KAPANA KISILMAK-Söz 20.bölüm

Tam 20 haftadır Söz'ün hiçbir bölümünü kaçırmamış,hatta bazen abartıp bazı bölümleri birden fazla izlemiş biri olarak şunu söyleyebirim ki bana göre şimdiye kadar izlediğimiz bölümler içinde tempo bakımından yüksek bölüm buydu.Bazı sahnelerde sanki tek bölüm değilde,konuları iç içe geçirilmiş birden fazla bölümü aynı anda izliyormuş hissine kapıldım.Geçen bölümün son sahnesinde Yavuz ve Agah bir tarafta, Çolak ve tim ise bir taraftaydı.Elinde Agah'ın kim olduğuna dair anahtar niteliğinde bir belge taşıyan Yavuz Agah'ın aslında yanı başında olduğunun farkına varmadan hastanedeki baskından tüm masumları burunları bile kanamadan,sağ salim kurtulması çabalarken yanı başındaki Agah ise söylediği saçma sapan şeylerle deyim tam yerinde,Yavuz'un kafasını ütüledi.Şu bir gerçek ki Agah masum birini oynarken dahi son derece çekilmez biri olabiliyormuş.Bölümün Çolak ve tim tarafıysa bana göre şimdiden efsaneleşen sahnelerle doluydu.Timin yaşadıkları eminim her birimizin içini acıttı lakin burnumuzun diğerini esas sızlatan Battal'ın vedası oldu ve giderken Sarıkamış şehitlerimizi yiniden hatırımız düşürmesi oldu.Bölümün en komik sahneleri hiç beklenmeyecek şekilde Çolak'tan geldi.Hele o timin her bir üyesine taktığı lakaplar muhteşemdi.Çolak gibi kötülüğün karanlığında kendi benliğini kaybetmiş,yolundan sapmış bir karakterin seyirci tarafından bu kadar seviliyor olmasının nedeni kesinlikle Serhat Kılıç'ın muhteşem oyunculuğudur.Karakteri oya gibi öyle güzel işlemiş ki izlerken yüzünüz istemsiz tebessümlerle doluyor.Ülkemiz için çok çok önemli bir değer.Oyunculuğuyla var olsun...Tolga Sarıtaş ve Serhat Kılıç arasında şahane bir uyum ve enerji var.Bu enerji birleşince ortaya seyir zevki muazzam sahneler çıkıyor.Canlandırdıkları karakterler taban tabana zıt iki karakter olmasına karşılık,bu iklinin sahnelerini her bölüm giderek artan bir sabırsızlık duygusuyla bekliyorum.İlerleyen bölümlerde Yavuz timine yapılanların acısını mutlaka çıkaracak zaten ancak benim son sahne ile ilgili düşüncem kimsenin vurulmadığı yönünde,Çolak'ın yaptığı son hamle sadece Yavuz'un canını daha fazla yakmak adına yapılmış bir hareketti bence.Dün akşamki bölümden sonra aklımdan Çolak'ın,Bahar'ın babasının ölümü ile ilgili olarak Yavuz ve Bahar'ı ayırmak adına Bahar'a büyük keyifle söyleyebileceği ihtimali geçti.Bakalım doğru çıkacak mı?Enfes bir bölümdü.EMEKLERE SAĞLIK...
TÜM ŞEHİTLERİMİZE MİNNET VE SAYGIYLA...

6 Kasım 2017 Pazartesi

ÖNYARGILAR VE GERÇEKLER-Dolunay 18.bölüm

İnsan hırslarına ve önyargılarına teslim olduğu vakit hayat karşındaki en ağır yenilgisini alır.Çünkü insan önyargılarına teslim olduğunda, gözlerinin önüne kendi elleriyle simsiyah puslu bir perde çeker.Ve zihnini kafasında oluşturduğu düşünceler hariç herşeye kapatır.Nazlı'nn Asuman ile ilgili olarak kafasında oluşturduğu haklı önyargılar,Dolunay'ın 18 haftadır süregelen yolculuğunda ilk kez boşa çıktı.Güven görünmez ince bir ip gibi insanları birbirine bağlar.İnsanlar arasındaki güven duygusu ne kadar sağlam olursa ilişkilerde o kadar sağlıklı olur.Nazlı ve Asuman arasındaki güven duygusu o kadar çok yara aldı ki,Nazlı'nın anlaşmalı evlilik konusunun Deniz tarafından duyulması konusunda Asuman'dan şüphe etmesi son derece insani bir davranış.Asuman'nın yaşadıkları ile ilgili en ufak üzüntü kırıntısı duymadım ne yalan söyleyim.Nazlı Asuman'a yumuşak bile davranıyor.Şahsen Nazlı'da peygamber sabrı olduğunu düşünmeye başladım artık.Asuman ve Deniz kişilik özellikleri açısından birbirine çok benzeyen iki karakter.Asuman'ın yaptıklarından sonra Deniz'de kalmaya başlaması ikili arasında ilerde yaşanacak olanlara seyirciyi hazırlamak amacıyla yapılmış bir hamle bence.Nazlı Ferit arasında oluşan derin kırıkların en temel nedeni Asuman olmasına karşın Nazlı'nın kalbinde her seferinden kardeş sevgisi baskın çıkıyor.Ama ben Asuman yüzünden araları açılan Ferit ve Nazlı ilişkisinde haftalardır ciddi manada bir ilerleme olamamasının asıl sebebinin nedeninin Deniz olduğunu düşünüyorum.Bulut'un velayet davasında Nazlı ve Ferit'e yardım ediyor gibi görünse bile bunun sonucunda Ferit ve Nazlı evliliğini derinden etkileyecek ince bir hesabı olduğunu dahi olduğunu dahi düşünüyorum.Belki yapacağı şahitliği koz olarak kullanabilir diyorum,bakalım.Özellikle son birkaç bölümdür karakter o kadar sivrildi ve histerik bir karakter oldu ki benim gözümde herşeyi yapabilecek bir noktada.Bu hafta NAZFER sahnelerinden sinema sahnesine bayıldığım doğrudur.Filmdeki sahneler karşısında Ferit'in bir saniye olsun istifini bozmamasına karşılık,Nazlı'nın şapşikliği der susarım.Bu sahne en güzel NazFer sahneleri listesinde kesin girer.Güzel bölümdü.Emeklere Sağlık...

2 Kasım 2017 Perşembe

Aşk Kırıkları-Hayat Sırları 1.bölüm

Most Prodikson bir seyirci olarak benim gözümde ayrılacalıklı yapım şirketlerinden bir tanesi.Ortaya çıkardığı her projede özelikle kadın karakterlerin hayattan yediği vurgunlara rağmen kuyruğu her daim dik tutan,defalarca düşse bile gün sonunda mutlaka ayağa kalkan güçlü kişiliklere sahip insanlar olması bir kadın olarak beni son derece mutlu ediyor.Özellikle son yıllardaki projelerinde içinden insanın her hali geçen, hepimizin çoğu zaman özlem duyduğu sıcacık aile hikayeleri izliyoruz genellikle.Her zaman kalbimin köşe yastığı olarak kalacak ve bana göre çoktan efsaaneleşmiş olan Hayat Şarkısı'ndan sonra izlerken benzer tatları alabileceğimiz Hayat Sırları dün itibariyle sakin ama lezzetli diyebileceğimiz bir ilk bölümle ekran yolculuğuna başladı.Hikayesi uzaktan bakıldığında kendi halinde yaşayan,kavgası hayatla olan bir aile gibi görünsede,yakınlaştıkça her karakterin aslında kendine bile itiraf etmekten çekineceği sırlarının olduğunu gördük ki sanırım bu sırların en ağır olanı da Seher sahip.5 yıl boyuca tek bir dahi bulamadığı,bulmak için gerekirse kendi varlığından bile vazgeçebileceğin bir çocuğunun olması.Ve işin daha kötüsü bu kadar büyük bir acıyı ailenle dahi paylaşamamak.Benim bu durumla ilgili iki teorim var.Bunlardan ilki Seher'in hamile kalmasına bir zorlama sebep olmuş olabilir ve böyle bir durumda olanları Burak'a anlatmaktan çekinmiştir ve o yüzden ayrılmışlar diye düşünüyorum.İkincisi ise ayrılıklarının sebebinin bir şekilde Burak'ın annesinin aradaki maddi farklılıklardan dolayı Seher'e uygulayabileceğini düşündüğüm psikolojik baskı.Bakalım hangi ihtimal doğru çıkacak.Kuzgun ailesinin hikayesini izlerken bir taraftanda gözümün önünden Neşeli Günler filmindeki belli başlı sahneler geçti.Adile Naşit&Münir Özkul arasındaki uyumun o içtenlik ve sıcaklığın aynısından,Ahmet Mümtaz Taylan ve Devrim Yakut arasında da oluşmuş.Onları yüzümde küçük bir tebessüm ile  izledim.Çok Yaşasınlar.Cast direktörünü ayrıca tebrik etmek gerektiğini düşünüyorum.Çünkü her bir karaktere öyle nokta atışı isimler seçmiş ki izlerken insanın kafasında en ufak bir acaba.Hazar Ergüçlü&Ekin Koç uyumu daha ilk dakikadan kendini hissettirdi.Ve biz hem Burak'ın Seher için yapabileceklerine hemde bir fotograf olarak Burak ve Seher'e inandık.Bir karakterin inandırılıcıcığını artıran en önemli unsurlardan biri de bence yaşanan Aşk'ın üzerinden yıllar geçse bile o duyguya göstermiş olduğu saygı.İşte tam da bu sebepten BURAK bana çok tanıdık geldi.Kuzgun ailesi ile ilgili olarak aklıma takılan birşey de şu ki,nedendir bilmiyorum ama dünkü bölümü izledikten sonra İnci ve Mustafa Kuzgun çiftinin çocuklarından birinin evlatlık olabileceğini düşünüyorum.Bakalım haftaya neler olacak?Merakla bekliyorum...
EMEKLERE SAĞLIK.