30 Haziran 2017 Cuma

Ateş Böceklerinin Aşk'a yolculuğu ATEŞBÖCEĞİ 1.BÖLÜM

İlk tanıtımını izlediğim andan itibaren büyük bir heyecanla beklediğim ateş böceğinin nihayet birinci bölümünü izledik.Öncelikle şunu dile getirmeliyim ki oyuncu kadrosu gerçekten muazzam.Bu sebeple bence ilk olarak cast direktörünü tebrikle yazıya başlamak en doğru olanı.Oyuncu kadrosundaki tüm isimler yan yana bir yapbozun parçaları gibi bir uyum yakalamışlar.Dizinin ilk bölümü beni bir seyirci olarak son derece tatmin etti.İlk bölümü bir cümle ile tarif etmek istersek''Aşk tesadüfleri sever''demek bile kafanızda bir şeylerin oluşmasına yetecektir diye düşünüyorum.Aslı ve Barış'ın yolları talihsiz bir kaza sonucu keşişmiş olsa bu yolculukta filizlenecek büyük bir aşk var.Ama benim asıl merak ettiğim şey,Barış Aslı kadar zeki birinden kaza ile ilgili gerçeği ne kadar saklayabileceği ki ben bu durumun fazla uzun sürebileceğini düşünümüyorum.Sanırım Bir Aşk Hikayesi'nden bu yana Seçkin Özdemir`in romantik komedi türündeki bir işe ne kadar yakışacağını düşünüyordum.Ve ateşböceği ile birlikte de bu düşüncemde haklı olduğumu gördüm.Nilay Deniz ile uyumları gerçekten çok ama çok iyi.Ateş böceğinde ilk defa romantik komedi tütü ile ilgili birçok klişe yıkıldı bence.İlk kez bir esas kız taksi şöförlüğü yapıyor.Romantik komedi türündeki dizilerde genelde erkek karakterler daha baskın olur.Ateş böceğinde ise durum tam tersi.Nilay Deniz;in o çıtıpıtı haline Aslı karakteri çok yakışmış.Ama ne yalan söyleyim en çok Metin karakterini Durul Bazan'ın oynamasına şaşırdım. Kendisini hep daha enerjik karakterlerde izlemeye alışkın olduğum için galiba.Ben Metin ve Handan için.Mia yapım bu tarz sıcak samimi işleri çok başarılı yapıyor.O mahalle  ortamınını çok iyi yansıtır.Bakıldığında Kocamın Ailesi'de böyle bir işti. Bu yüzden bir işte Mia imzası varsa benim için baştan olmuş demektir.Bakalım Ateşböceği'inde yol bizi nereye götrecek.Emeklere sağlık.

29 Haziran 2017 Perşembe

Rüzgar Saçlı Adam Barış Akarsu

Ben bazı insanların öldükten çok sonra dahi iyliklerle yad edilmesi gerektiğini düşünlerdenim.Özelikle de bu insan Barış Akarsu gibi her durumda sevginin gücüne inanan kalbi tertemiz bir insan ise.Takvimler 2004'ü gösterirken o dönem hepinizin malumu olduğu üzere televizyon ekranlarını şarkı yarışmaları istila etmiş durumdaydı.Neredeyse her kanalda bulmak mümkündü.Benim düşüncem bu tür yarışmalardaki şöhretin,sabun köpüğü gibi çok kısa süreli olduuğu yönündeydi.Taki Akademi Türkiye'de Barış Akarsu'ya rastlayana kadar.Üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen Akademi Türkiye'deki görüntüleri ilk kez izlerken ne düşünüyorsam hala aynı düşünüyorum.Herşeyden önce sahneye gerçek anlamda çok ama çok yakışan,sahne ışığı son derece yüksek biriydi bana göre.Yardımseverliğinden iyi niyetliliğinden yaptıkları dolayısııyla haberdar olmuş bir insan olarak bir kez daha hayran olmuştum.Sanırım ben dahil birçok insanın onu bu derecede benimsemesinin sebebi de tam olarak bu.Yarışma bitiminde albümler birbiri ardına gelip şarkıları müzik kanallarında çalınmaya devam ederken 2006 yılında onun daha geniş kitleler tarafından tanınmasını ve sevilmesini sağlayan Yalancı Yarim geldi.Yalancı Yarim için her zaman iyiki diyorum ve bu hep böyle devam edecek.Bir kere Tarık Tekelioğlu karakteri ''Barış Akarsu''ya gerçekten çok yakışmıştı.Barış Akarsu'da tıpkı üstüne dikilmiş bir elbise gibi mükemmel taşıdı.Bazı ünlülerin tanınırlığı artıkça egoları da onlarla birlikte büyür.Barış da ise bu durum hep tam tersi işledi.İzlediğim son röpörtajların biriydi sanırım, star tv muhabiriyle arasında geçen gözlük muhabbeti hala bugün gibi hafızamda.Ne kadar alçakgönüllü biri demiştim.Birkaç gün sonra malesef kaza haberi geldi.Ama ben şuna inanıyorum bu dünyaya iyi izler bırakmış insanlar bir şekilde hiç unutulmuyor.Her zaman rahmetle anacağız.

24 Haziran 2017 Cumartesi

VEDA EDİŞİMİZİN 9.YIL DÖNÜMÜNDE BİR EFSANE Bihter Yöreoğlu

Türkiye'de bazı diziler kendi zamanından sıyrılıp,yayınlandıktan yıllar sonra bile konuşulmayı başarıyor.Hikayelerde yer alan karakterlerin söyledikleri cümleler yıllar geçse dahi halâ ağzımızda ve kalbimizde yer edebiliyor.İşte bu karakterden belki de en başta geleni ki (bence kesinlikle öyle ) Bihter'di.Sanırım şimdiye kadar izlediğim diziler içinde ve buna şuan da dahil izlediğim en güçlü ve ihtiras sahibi kadın karakterdi.Eğer fikrimi soracak olursanız bir kadın seyirci olarak benim fikrim bu.Ekranda izlediğimiz karakterler,çoğunlukla hep bu türden karakterler ancak ''Bihter'' karakterinin bu kadar çok benimsenmesinin nedeni güçlü kalemler tarafından günümüze uyarlanmasının yanı sıra Beren Saat gibi çok yetenekli bir oyuncunun canlandırması karakteri hafızamıza kazadı.Onun muhteşem oyunculuğuyla beraber öyle büyüdü ki bugün bile dizilerde ''Bihter'' karakterine çeşitli şekillerde atıf yapılıyor.Şöyle bir düşününce aklımda onlarca sahne beliriyor.Ama bunların hepsini sayarak kafanızı şişirmeyi tabiiki düşünmüyorum.Sadece şu efsane repliği yazmazsam yazık olur.Yazıda eksik kalır diye düşünüyorum.''Beni beni Bihter'ini''.Final bölümü henüz yayınlanmamışken yaşanan bir tahlihsizlik sonucunda final senaryosu dışarıya sızmış olmasına rağmen o gün nasıl heyecan ve merak içinde izlendiğini şimdi bile o kadar net bir şekilde hatırlıyorum ki final bölümünün etkisinden uzun bir süre kurtulamamıştım.Eğer ''Bihter Ziyagil(Yöreoğlu) efsanesinden bahsediyorsak bu efsaneyi,efsane yapan gizli kahramanlardan da mutlaka bahsetmek lazım.Kimden mi bahsediyorum.Hemen söyleyeyim Bihter'i Bihter yapan cümlelerin sahipleri senaristler Ece Yörenç&Melek Gençoğlu ikilisinden.Benim şahsi fikrim Türkiye'de şu güne kadar olan yazdıkları kadın karakterlerin meramını seyirciye en yalın hali ile anlatabilen senaristlerden kendileri.Yazdıkları her karakterin yaşama dokunan bir yönü bulunur.Ve son olarak ''Bihter'' ile ilgili olarak her zaman söylediğim gibi iyi ki Beren Saat diyorum.Oyunculuğuna sağlık...

22 Haziran 2017 Perşembe

Bu Bir Kara Sevda-Kara Sevda Final

Benim için bazı hikayeler izlemememin üzerinden yıllar geçse bile hep ilk günkü etkisini korur.Sanırım kara sevda da bu hikayelerden biri olacak.Finali izlemeyi bitirir bitirmez hissettiklerimi bir parça olsun anlatabilmek telaşıyla geçtim klavye başına.Finalle ilgili düşüncelerime geçmeden önce birkaç nokta üzerinde fikir beyan etmek isterim.74 hafta gibi bir dizi çok uzun sayılabilecek bir süre boyunca hikayeyi bu derece dinamik tutabilmek ciddi anlamda alkışlanmayı gerektiren büyük bir başarı bana göre.Bu sebeple başta senaristler olmak üzere Kara Sevda'da emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.Finalle ilgili düşüncelerime gelirsek eğer,sanırım ben çoğunluktan farklı olarak Kara Sevda gibi dram yönü oldukça kuvvetli bir işin sonunu hiçbir zaman mutluluk dolu görmediğimden en ufak bir hayal kırıklığı yaşamadım finalle alakalı.Ha şunu söyleyebilirim ama sadece bir seyirci olarak Kara Sevda da mutlu son görmeyi isterdim.Bunun Kara Sevda'nın kimyasınada uymacağını düşünüyorum.Bence Kara Sevda'nın finalini  bu şekilde yapabilmek bile başlı başına alınması oldukça güç bir riskti bana göre.Tamam şunu kabul ediyorum.Mutlu sonlar seyirci olarak bizi belki çok daha fazla tatmin ediyor olabilir.Ki bende de durum aynen bu şekilde işliyor.Ama bu tarz vurucu finallerde akılda kalıcılık baımından son derece önemli bana göre.Sadece Kara Sevda'nın değil Türk televizyon tarihinin en kendine has ve asla unutulmuyacak karakterlerinden biri olduğunu düşündüğüm Emir Kozcuoğlu hakkında son birkaç şey söylemek istiyorum.Şimdiye kadar izlediğim tüm diziler içindeki en kötü ama bir o kadar da zeki karakter dersem sanırım yalnış olmaz.Tüm o kötülüklerine rağmen hep bir yerde iyliğe evrileceğini düşünmüştüm.Demeki ki bu düşüncem yalnışmış Karakterin tüm köşeli taraflarına rağmen izlerken karakterin zekasına hayran kalmak sanırım benim gibi bşr çoğunuzun yaşadığı tezat bir durumdur sanıyorum.74.hafta boyunca her sahnesinde bir kere daha" Kaan Urgancıoğlu oyunculuğu"dedik.Dizinin başarısı zaten malum ancak "Emir Kozcuoğlu karakteri kendi başına bile bir efsane oldu bence.Ve bu "Kara Sevda"nın benim için efsaneleşen bir diğer önemli parçasına Nihan Soydere.Nihan karakterinin içine düştüğü çıkmazları ve çaresizliğini bize pürüzsüz bir oyunculukla yansıttı.Özellikle bazı sahnelerini izlerken içim parçanırdı.
Neslihan Doğulu bana göre Türkiye'de dramın o ağır yükü altında ezilmeden onu muazzam canladırabilen kadın oyunculardan.Bunu da net bir biçimde gördük dizi boyunca bir kadın olarak hayranlıkla izledim.Bundan sonrası içinde yolu çok açık olacaktır.Kemal Soydere istediğin herhangi birşey için emek vermenin ve fedakarlık yaomanın ne kadar seğerli olduğunu birkez daha gösterdi hepimize.İçten oyunculuğuyla hepimizi derinden etkileyen Burak Özçivit teşekkürler.Eşlik etmesi inanılmaz,keyifli bir yolculuktu.Emek verenler sağ olsun.Herşeye rağmen beni tatmin eden şahane bir bölümdü

20 Haziran 2017 Salı

SÖYLEYECEK SÖZÜMÜZ BİTMEDİ -söz 12.bölüm

Sanırım "Söz" ile ilgili olarak yazdığım daha ilk yazıda belirtmiştim.Benim için bir projeyi izlebilir kılan yegane unsur,senaryo ve oyunculardır diye.Bu iki unsurdan bana göre en önemli olanı ise iyi senaryodur.Çünkü iyi yazılmış bir senaryo ve karakterler de aynı zamanda oyuncuya oyunculuğunu sınırsız bir şekilde gösterebileceği yeni alanlar açar.Ki bazen tıpkı "Söz"de olduğu gibi iyi oyuncular bir araya gelir ve ortaya seyir zevki son derece yüksek,benzersiz bir iş çıkar.Sanırım Söz'ün başarısının sırrı tam olarak bu.Bu sebeple Söz'ün sezon finali için bol aksiyonlu sahnelerle ve ters köşelerle dolu bir bölüm tahminim vardı.Evet ama hala izlememiş olanlar için sadece şu kadarını söylebilirim ki bölüm beklentilerimin de çok üstündeydi.İl olarak Eylem ve Fethi'den bahsederek başlamak istiyorum.Şahsen  Söz'ün ilk bölümlerinden bu yana Eylem'in bir gazeteci için bile çok fazla meraklı olduğunu düşünmüştüm fakat bu kadarı benim bile aklıma gelmemişti.Fethi'yi bir şekilde Sado'nun elinden kurtarışı filan ciddi anlamda aksiyon filmleri tadında sahnelerdi bence.Ayrıca dipnot olarak belirtmek isterim ki Eylem'in yeni tarzı tarafımdan çokca beğenildi.Yavuz ve timinin Çolak'ı askeri üsten aldığı sırada çekilen her bir sahne o kadar ince elenip sık dokunmuş ki izlerken bunun farkına sade bir seyirci  olarak bile çok net varıyorsunuz.Bölümü izlerken durumuna timdeki askerlerden sonra en çok üzüldüğüm kişi kesin olarak Bahar oldu.Onun durumu tam olarak yağmurdan kaçarken doluya tutulmak.Annesine söylenirken babasıyla karşılaştırıldığında melek gibi terimini rahatlıkla kullanılabileceğimize öğrendik.Ters olduğum noktalardan  bir tanesi de buydu.Bahar bunu öğrendiği zaman nasıl büyük bir şok yaşar kimbilir.Bölümde çiftlerimizin her biri ayrı ayrı vedalar vardı nitekim izlerken içim inceden bir buruldu.Bu noktadan geriye dönüş nasıl olacak merak içinde bekleyeceğim.Ama en çok tim tekrar bir araya nasıl gelecek ,olaylar nasıl gelişecek? Üç ay boyunca bu sorular kafamda yer edecek.Bana göre sağ gösterip sol vuran altın vuruş niteliğinde bir son sahneydi.Bizi de fena dağıttı.Bu şahane bölümde emeği geçenlere teşekkürler.
Tüm şehitlere minnet ve saygıyla...

17 Haziran 2017 Cumartesi

Düş Kırıklığı-İstanbullu Gelin Sezon finali

Hani bazı hikayeler vardır,içine nasıl girdiğinizi henüz anlamamışken bir anda parçası olurvermişsinizdir artık.Sanırım benim İstanbullu Gelin'i izlemeye başlamam da tam manasıyla böyle bir süreçti.İzleyemeye başladığım an itibariyle tüm karakterler hikayeleriyle beni kendilerine çektiler.Kadrodaki tüm oyuncuları ayrı ayrı çok severim tabiki ama birkaç isimdem özel olarak bahsetmek isterim.İstanbullu Gelin'in aşırı derecede kuralcı kayınvalidesi Esma Sultan yani İpek Bilgin'den bahsediyorum.Her projesini izlerken canlandırdığı tüm karakterlere ayrı ayrı hayranlık duyuyorum.Hepsi birbirlerinden farklı karakterlerdi,ancak bu karakterlerin her birinde aynı olan tek şey güçlü karakterler olmalarıydı.Açıkcası bu tarzda karakterleri canladırmak ona çok  yakışıyor.Esma kadar köşeli bir karakteri bile izlerken İpek Bilgin'in o muazzam oyunculuğu sayesinde gözünüz hiç yadırgamadan hemen benimsiyor.
anlamaya hatta bazen hak vermeye başlıyorsunuz.On altı haftadır seyir zevki şahane sahneler izliyoruz sayesinde.İyki Esma Sultan İpek Bilgin olmuş.Hep var olsun hayatımızda.Onu izlemek olağanüstü keyifli verici bir deneyim.Söz güçlü karakterlerden açılmışken ondan bahsetmeden geçmek olmazdı.Kimden mi bahsediyorum.Tahmin edebileceğiniz üzere Süreyya'nın teyzesinden.Senem gibi deli dolu,eğlenceli bir karakteri bir de üstüne Neslihan Yeldan gibi usta bir oyuncu canladırınca ortaya izleyici olarak her hafta severek takip etttiğiniz bir karakter çıkıyor.Şunu açıkca söylebilirim Neslihan beni bir seyirci olarak fena halde ters köşe yaptı. Sanırım ilk kez kendisisini bu kadar iyi tarafları olan bir kadını canlandırırken izliyoruz.Ki bana göre Türkiye'de kötü karakterleri canlandırma konusunda en başarılı isimlerden.Sürreyya'ya gelirsek ilk başta şunu söylemek lazım.İnanılmaz derece de naif,ve fedakar bir ama aynı zamanda cesur da bir karakter.Sevdiği adamın peşinden hiç bilmediği bir dünyaya adım atabilecek cesaret hangimizde var ki?Sezon finaline dönecek olursak eğer benim gözümde çok etkileyici bir sezon finaliydi.Süreyya karakterinin bebeği ile vedalaştığı sahnelerdeki oyunculuklar konusunda kelimeler kifayetsiz kaldı.Özellikle Aslı Enver muhteşem oyunculuğuyla içimizi çok derinlerden acıttı.Bakalım Süreyya gerçekleri öğrendiği vakit nasıl tepki verecek.Faruk için bundan sonraki süreç çok daha zor olur diye düşünüyorum. ŞİMDİDEN YENİ SEZONU MERAK EDİYORUM.EMEKLERE SAĞLIK

13 Haziran 2017 Salı

Sezon finaline bir bölüm kala ters köşenin böylesi söz 11.bölüm

Kurtdereli'nin şehit olmasından sonraki ilk  bölüm olan bu bölümde Yavuz ve timi kalplerinde hissettikleri acıyı en derinlerinde saklayarak büyük bit cesaretle Çolak'ın peşine düştüler.Sade bir seyirci olarak senarist tarafından ters köşe edilmeyi gerçekten çok ama çok seviyorum.Ki bu akşamda birçok yerde tam olarak böyle bir durumun içinde buldum kendimi ve bu durumdan en ufak bir şikayetim yok.Benim için bölümdeki ilk ters köşe hepiniz malumu olduğu üzere Çolak'ın oğlu ile ilgili mesele.Bendeniz Çolak'ın oğlu ya Yavuz yada Ateş çıkar diye düşünürken olay bambaşka yerlere gitti.Bu durumla ilgili olarak kafamının içerisinde o kadar farklı düşünceler vardı ve şuan öyle bir tes köşe oldum ki Şuanki durum itibariyle ibreler tam ters istikamete dönüp Sado'yu göstermeye başladı gibi hissettim.Ama tabii ki emin olamıyorum. Söz kadar hızlı akan bir dizi için bir hafta bile çok şeyi değiştirebilecek bir süre iken hafta da sezon finali olması çok daha fazla  merak içerisinde bırakıyor seyirciyi.Bahar'ın annesini gerçekten anlayamıyorum.İnsan kendi kızı mesleğini yapmasın diye nasıl bu denli uğraş verir. Bölüm içerisindeki sahneler arasında en beğendiklerim bir tanesi Yavuz ve Bahar'ın telefon konuşması sahnesiydi.Gerçekten çok anlamlı inceliklerle dolu  ve oyuncular tarafından da son derece naif bir biçimde hissedilerek oynamış, Yavuz-Bahar ikilisinin en güzel sahnelerinden bir tanesiydi bana göre.Hazır çiftlerden konu açılmışken öyle devam edelim.Ateş gizli görevde iken Nazlı'nın araması ve telefonu Sezin'in açması sonucunda Ateş'in başını önümüzdeki bölüm  biraz ağrıtacak bir olay yaşansa da şahsen benbu olayın Ateş ve Nazlı ilişkisi açısından iyi şeylere vesile olacağını düşünüyorum.Gelelim Çolak'ın yakalandığı,Avcının ise malesef bir şekilde terör örgütünün eline düştüğü o sahneye aslına bakarsanız Eylem'in öldüğü sahne ile alakalı olarak her hangi bir şey gösterilmeyince acaba mı sorusu oluşmuştu kafamda ama böyle bir yerde görmeyi hiç beklemiyordum.Bu durumda Eylem gizli görevde falanmymış.En ufak birşeyi oturtamadım kafamda.İşte ben sağ gösterip sol vurmak diye buna derim.Çolak ve Yavuz'un her sahnesi bana göre sayfalar dolusu yorum yazabilecek sahneler zaten ancak bu sahneyi işleniş bakımından da çok beğendim.Tolga Sarıtaş ve Serhat Kılıç zıt iki karakteri muazzam canlandırıp her hafta biraz daha hayran bırakıyorlar seyirciyi kendilerine.Ve her hafta seyirciye bildiklerini unutturup,ezber bozduran şahane senarist iyiki varsın.Bu mükemel bölüm için emeklere sağlık.
Tüm şehitlerimize minnet ve saygıyla.

11 Haziran 2017 Pazar

Tarık Aksoy'a elveda Behzat Ç'ye YENİDEN merhaba

Hani bazı oyuncular vardır,canlandırdıkları veya canlandıracakları tüm karakterlere izleyici olarak daha en başından kefilsinizdir.İşte Erdal Beşikçioğlu'da benim nazarımda böyle bir oyuncu.İlk kez Köprü dizisinde izleme fırsatı bulmuştum.Sene 2006 ben henüz 15 yaşındayım.Ama ne kadar etkilendiğimi bugün gibi hatırlıyorum.Ve takvim yaprakları 2010'u gösterdiğinde zaman artık televizyon tarihimizde mihenk taşı haline gelecek olan Behzat Ç zamanıydı artık.İtiraf edeyim Behzat Ç'nin  aktif bir izleyicisi değildim o dönem.Denk geldikçe izlerdim.Ama etrafımdakileri insanların söyledikleri şeylerden yola çıkarak onu söyleyebilirim ki Türk televiyonlarında şimdiye kadar yapılmış işlerden bir tanesi. Hafızamı şöyle bir yokladığım zaman son dönemlerde Erdal Beşikçioğlu denildiği zaman gözleriminin önünde beliren ve seyirci tarafından yeterli değeri görmediğine inandığım kırk altı (46) yok olan beliriyor.Gerçekten çok farklı bir işti.Üstelik herkesin dizi sürelerinin uzunluğundan yakınlığından yakındığı şu zamanlarda sektöre nefes aldıracak nitelikte 60 dakikalık süre ile bir yeniliği başlattı.Eğer o dönemlerde şimdiki gibi dijital platformlar olsaydı,dijitalde yayına devam etmesi çok ama çok isterdim.Ve son olarak gelelim 20.bölüm süren bu kısacık serüvende bile efsaneleşmeyi başaran bir karakter olarak hafımızdan silinmeyecek bir karakter olan, Tarık Aksoy'a.Sadece bir seyirci olarak bile ekranda karamsarlığın ağırlağını hissetmekten ciddi anlamda rahatsızım.Tamam ekranda çeşitlilik olsun.Dram,romantik komedi ve komedi de kendine yer bulsun.ADI EFSANE senaristlerini bu bakımdan takdir etmemiz gerektiğini düşünüyorum.Dizideki birçok karakter genlere eğer isterlerse türlü imkansızlıklar içinde dahi olsa istediklerini başarabilme anlamında umut ışığı olmaları açısından benim için önemli karakterler.Esasen Erdal Beşikçioğlu'nun ve önemli birçok ismin kadrodan ayrılığı sonrasında hikaye nereye evrilecek çok merak ediyorum.Temmuzu bekleyip göreceğiz.Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler

7 Haziran 2017 Çarşamba

Kahramanlara minnetle-SÖZ 10.BÖLÜM

Ne zaman Türk Bayrağı görse ona sevgisinden gözleri dolan bir insan olarak bu bölüm benim için çok anlamlıydı.Bölüm boyunca izlediğimiz tüm sahneler gerçeten son derece etkileyici sahnelerdi.Her biri yazılırken de çekilirken de ince elenip sık dokunduğu o kadar belli ki.Bölümün 31 Mayıs'ta acı bir helikopter kazası sonucunda kaybettiğimiz kahraman mehmetcik ithaf edilmiş olması bence son derece anlamlı bir davranıştı.Gelelim deyim tam yerinde soluksuz izlediğimiz 10.bölüme ki hiç abatmıyorum o kadar çok olayı bir Türk dizisinde izleyebileceğimi hem de bu derece sürükleyici bir biçimde asla düşünmezdim.Ama söz konusu senarist Ethem Özışık ise herşey mümkün olabiliyor.Öncelikle sonucu Yauz'un Çolak'ın elinden kurtulmasına kadar gidecek olan bir yangın sahnesi var ki benim şimdiye kadar izlediğim bu tarz sahneler içinde en iyi olanlarından bir tanesiydi bana göre. Eğer bir bilgisayar efekti kullanılmışsa bile, ki muhtemelen öyledir,sahnede bu anlamda gözüme batan hiçbir detay olmadı.Bana  göre bölümün konuşulması gereken diğer bir mühim mevzusu olan Yavuz-Bahar meselesi.Öncelikle şunu üzerine tekrar tekrar basarak belirtmek isterim bu söyleceklerim sakın yalnış anlaşılmasın Aybüke Pusat'ı severim üstelik Tolga Sarıtaş ile de oyunculuk kimyası açısından yakıştırıyorum.Ama burda insanların bu çiftle alakalı olarak tepkisini büyük ölçüde çeken şeyin Bahar'ın gereğinden fazla ısrarcı olmak olduğunu düşünüyorum.Tamam olaylara bir kadın olarak bakıldığında Bahar'ın haklı olduğu şeyler var tabiki de ama ben bu nokta itibariyle,Bahar'ın biraz kendini çeri çekip  beklemede kalmasının doğru olacacağını düşünüyorum.Bakalım yeni bölümler çiftimiz açosından hangi süprizleri barındırıyor.10.bölümün benim için en etkileyici sahnesi tartışma götürmez bir şekilde şehit cenazisinin izlerken boğazımın tam ortasına bir yumru oturdu ve uzunca bir süre oradan kalkmadı.İnsan kurgu olduğunı bildiği halde bu tarz sahneleri izlerken yüreği cız ediyor.Gerçek hayatra bu gibi acı olayları ülkemizin bir daha alsla yaşamaması dileğiyle,bu şahane bölümde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.Tüm şehitlerimize minnet ve saygıyla...
Küçücük bir tahmin biliyorsunuz bölümün sonlarını doğru Çolak'ın bir oğlu olduğunu öğrendik.Bence burda iki şık ön plana çıkıyor.Ateş veya Yavuz...Ama benim fikrim sorarsanız Yavuz kesin olarak daha kuvvetli bir ihtimal.


1 Haziran 2017 Perşembe

Finale bir adım kala çiçeklerle bezeli bir yolculuk hayat şarkısı

Belki benimde bir kadın olmamdan kaynaklanan bir durum olarak ne zaman televizyon ekranında güçlü bir kadın görsem inceden bir ruhum okşanır.Ve o projeyi izlemek benim için çok daha keyifli bir hal alır ki nitekim hayat şarkısı da benim için bu yüzden ayrı bir kıymetli ayrı bir özel kalacak hayatım boyunca.Özellikle bu bölümü izlerken sırf hülyanın değil neredeyse tüm karakterlerin başlangıçtan bugüne kadar değişimleri geldi gözümün önüne.Her hafta hiç kaçırmadan Hayat Şarkısı izleyen biri beni duygu dünyasındaki değişimle Kerim'den sonra en fazla şaşırtan isim kesinlikle Zeynep oldu.Zeynep karakteri dizinin başlangıcından bugüne kadar bölümlerde
o kadar büyük değişim gösterdi ki adeta iki farklı karakter izlemişiz gibi hissediyorum.Tabii ki oyunculuğuyla karakteri dğerli bir taş misali parlatan Pelin Öztekin'in katkısı çok büyük.Daha şimdiden bir sonraki projesi için meraklanmaya başladım bile.Yıllar sonra Hayat Şarkısı denildiğinde aklıma gelecek
ilk unsurlardan biri olacak olan Hülya-Mahir dostluğuna ayrıca bir parantez açmak isterim.Sanılanın aksine bir kadın ve bir erkeğin çok da güzel dost olabileceğini göstermek açısından bile Türk tv tarihinde henüz dizi bitmemişken kendine çok sağlam bir yer edindi.Benim gibi şu zamana bir sürü dizi izlemiş insanı bile tüm kendine haslığıyla alt üst eden biricik çifttimiz HÜLKER'DEN bahsetmeden geçmek olmaz.Biz kadınlar(en azından)çoğumuz kendi beyaz atlı prensimizin hayalini kurarak  geçiririz hayatımızın bir kısmını.Hülya aslında bir çoğumuz gibi tepkiler veren bir karakter oldu.Sanırım bu yüzden bu kadar çok sevildi.Çünkü çok samimi bir karakterdi.Bir kadın olarak  silik karakterler izlemektense,bu tarz karakterler izlemek çok daha fazla hoşuma gidiyor.Kerim Hülya'yı Hülya'da Kerim'i iki sene içinde ne kadar değişti.Bana göre Hayat Şarkısı neresinden bakarsak bakalım tam bir başarı hikayesi.Hayat Şarkısı boyunca izlediğim her sahnedeki şahane oyunculuklar için başta Ahmet Mümtaz Taylan olmak üzere tüm oyuncuların yüreğine sağlık.İğneden ipliğe emeği geçmiş herkese sonsuz teşekkürler. Şahane karakterler yaratmadaki başarısı tartışmasız olan can senarist Mahinur Ergun ve her zaman Hayat Şarkısı'nı onun gözünden izlemenin seyirci için büyük şans olduğuna inandığım Cem Karcı ayrıca minnetle...