26 Ekim 2019 Cumartesi

ACI VE MUTLULUK BİRBİRİNE BİR NEFES MESAFEDEDİR-HERCAİ 18.BÖLÜM

Güven her ilişki için çok önemlidir.Ama özelikle iş,sevdaya geldiğinde güven çok daha fazla önemli hale gelir.Zira,sevmek iki kişilik gibi görünen;tek kişilik bir eylemdir aslında.Seven iki kalbin,türlü sınavlardan geçtikten sonra bile,kusursuz bir bütün oluşturabilmesidir.Hercai'yi ilk bölümden beri izleyen beri olarak,özellikle son iki haftadır Reyyan ve Miran arasındaki geçmişten kalma yaraların birer birer kabuk bağladığını,iyleşmeye başladığını görüyoruz.Üstelik bunun Azize'nin sonu gelmeyen ve uzun bir süre de sonu gelmeyecek olan planlarına rağmen böyle olması da üzerinde durulması gereken şahane bir detay.Elbette,gerçek hayatta da kimin zaman,tıpkı kurgusal dünyada olduğu gibi,çeşitli sebeplerle kötüleerin anlık kazanma sarhoşluklarına şahit oluyoruz.Ancak gerçek hayat ve kurgusal dünya arasındaki belki de en net fark,gerçek hayatta iyi insanların yaptıkları hamlelerin sürekli olarak boşa düşmemesidir.Ya da daha doğru bir ifadeyle,iyi insanların da en az kötüler kadar zeki olduğunun tekrar tekrar gösterilmesi bir seyirci olarak mest ediyor.Bu sebeptendir ki iki haftadır Hercai'yi daha büyük bir zevkle izliyorum.Miran,yaptığı hamlelerle Azize'nin tüm planlarını yerle bir etti.
Ayrıca tüm bu güzelliklerin yanında,bölümün güzellikle bezeli bir diğer detayı da Gül'ün, ''Aslanbey'' konağına gelmesiydi.Bu küçük gibi görünen detayın aslında ne büyük bir derinlik içerdiğini sahneler boyu gördük.Dünyayı çocukların gözünden görmenin insan ruhuna iyi gelen bir  olduğunu gördük.O saf temiz ruhun,tüm kötülüklere rağmen nasıl parıl parıl parladığını gördük.Bu vesileyle de Miran'ın çocukluktan kalma yaralaarını da bir kez daha gördük.Miran kendi masalını anlatırken,çocukluk yaralarına uzaktan bakarken bir kez daha gördük.Bu yaraların tek ilacının da Reyyan olduğunu gördük.Reyyan ve Miran'ın bir çocuk ebeveynini anımsatan bu halini çok sevdim.İlerleyen haftalarda devamını görmek isteriz efenim.EMEKLERE SAĞLIK...

19 Ekim 2019 Cumartesi

MUTLULUĞA KANAT ÇIRPMAK-HERCAİ 17.BÖLÜM

Sabır, bir insanın sahip olabileceği en kıymetli mücevherlerdendir bence.Zirâ insanın kalbindeki varlığı sayesinde; zamanla da olsa tüm kilitleri açar.Buna kalplerlerdeki kilit de dahil.Hercai'nin ilk bölümlerinden bu yana sıkı takipcisi olan,sağlam bir seyirci olarak şunu söyleyebilirim ki;bu bölüm baştan sona şahaneydi.Ama tüm bu şahaneliklerin hepsi bir tarafa,bence bölümü daha da kıymetli hale getiren olgu,verdiği mesaj...
Bu bölüm itibarıyla sevdiğine güvenmenin, onun kalbini kazanmak için mücadele etmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı bize.İnsanın kalbi,özellikle de sevdiği tarafından kırıldığında,bir ilişkinin temeli olan güvenin yerini maalesef ön yargı alır.Sonraki süreçte insan sevdası ile kalp kırıklığı arasında kalır.Yani sevdiği ile sınanır.Bu derece büyük bir sınanma sonucunda çoğunlukla kazanan,ne yazık ki;aşk değil gurur ve ön yargı olur.Sevdamız ile gururumuu bir kefeye koyup tartıyoruz.Belki de bu sebeple ''Reyyan'' bizim bu kadar özel.Tüm kırılmışlıklarına rağmen yine de kendisiyle savaşarak sevdiğine doğru yürüdü.Reyyan'ın tecrübe ettikleri göz önüne alındığında bu gerçek bir mucize ve olağanüstü bir cesaret örneği.Miran'ın hatalarından ders çıkarıp,Reyyan'ın yaralarını sarmak için gösterdiği muazzam çabada bence görülmeye değer.Reyyan'ın yaralarının bu derece hızlı bir iyleşme göstermesinin nedeni Miran'ın gösterdiği olağanüstü çaba.Reyyan ve Miran arasındaki yaşanmış her şeye rağmen varlığını koruyan bu güçlü bağ, Azize'nin tüm hamlelerini boşa çıkarıyor.Bölüm sonu itibariyle bunu bir kez daha görmek çok sevindiriciydi.İzlerken çok keyiflendim.Haftaki bölümü şimdiden çok merak ediyorum.EMEĞİ GEÇENLERE SONSUZ TEŞEKKÜRLER.

5 Ekim 2019 Cumartesi

ACININ BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ-HERCAİ 15.BÖLÜM

Hani, derler ya Aşk fedakârlık ister diye.Ben fedakarlık kavramının normal şartlar altında son derece göreceli olduğunu düşünüyorum.Ama tabii ki bu durum Reyyan için geçerli değil.Zirâ tüm yaşadıkları göz önüne alındığında şuan geldiği nokta dâhi muazzam.Bir kadının en hassas olduğu yerden,kalbinden aldı en büyük yarasını.Gücünü toparlayıp,yeni bir hayata başlamak için attığı ilk adım babasını karşısına alması ile sonuçlandı.İki aile arasındaki bu savaş,tüm savaşlarda olduğu gibi yine kendine en masum olanı,Reyyan'ı kurban seçti.Onca hırgür içinde herkesin gözden kaçırdığı ya da kaçırmak istediği şey,tüm bu savaştan en ağır yarayı Reyyan'ın aldığıdır.
Kim bilir,belki de Reyyan'ın kaçırılması en azından Hazar ve Miran arasında kısa süreli de olsa bir ateşkese sebep olur.Netice itibariyle,Reyyan her ikisi içinde ortak nokta.Ve insanın tattığı duygular arasında en birleştirici olan acıdır.Şuna da söylemeden geçemeyeceğim,dünkü bölümü tempo itibariyle biraz düşük buldum.Sanki bir şeyler eksikti.Umarım ilerleyen bölümlerde daha hareketlenir.Yine de emeklere sağlık.Haftaya daha iyi bir bölümde görüşmek üzere...

2 Ekim 2019 Çarşamba

KADIN OLMAK-KADIN 65.BÖLÜM

Bir insan annesini kaybedene kadar hep biraz çocuktur.Ne zaman ki o acıyla yüzleşir,işte o zaman büyür.Ama ne büyümek...Bu öyle zor ve sancılı bir süreç ki gerçekten yaşamayan bilemez.Kadın dizisinin bu kadar sevilmesinin nedeni de tam olarak bu bence.Zirâ izlerken sadece hayatın bir yönünü değil;farklı farklı yönlerini görüyorüz.Bu bölüm itibariyle bunun ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anladık.Hikayenin başından bu yana Şirin ve Bahar arasındaki kimi zaman sesli kimi zaman sessiz biçimde sürüp giden savaşa(her daim Bahar'ın haklı olduğunu düşündüğüm) her birimiz şahitiz.Bu savaşta hayat,onları belki de ilk kez aynı noktada eşitledi.Annesizlik...Artık her ikisinin de bir kanadı kırık olacak.Üstelik bu durum Bahar açısından çok daha zorlayıcı.Neticede çocukluğu ve genç kızlığı bu yara ile geçmiş.Tam yeniden anne-kız olmuşken kaybetmek,insanın yarasını daha fazla kanatır.Flashbacklerle tüm bu olanları Bahar'ın ağızından dinlerken içim aynı anda hem mutluluk hem hüzün doldu.Belli ki bu sezon ağırlıklı olarak Bahar'ın hikayesini yeniden yazışını izleyeceğiz.
Özge Özpirinçci' nin oyunculuğuna zaten söyleyecek söz yok.Muhteşem...Sektöre girdiği ilk günden,daha doğrusu ilk tv projesinden bu yana canlandırdığı her karakteri bambaşka bir noktaya konumlandırdığını iyi bilenlerdenim.Ancak benim gözümde ''Bahar'' tüm karakterlerin bir tık üstünde duruyor.O, öyle bir yerdeki tüm kadınlara imkansızın istendiğinde mümkün olabileceğini gösteren bir umut ışığı.İyi ki dökülmüş,Hande Altaylı'ının kaleminden; iyi ki Özge Özpinçci ona ruh katmış.
Böylesi mucize bir kadının yanına güzel seven bir adam yakışır.Bir adamın kalbi ve vicdanı egosundan büyükse ondan zarar gelmez.Tıpkı Arif gibi.Söz konusu hiç sevmediği bir olduğunda bile merhametini sekteye uğratmayan güzel adam.Dilerim, bu sezon Arif ve Bahar açısından güzel gelişmeler olur ve bizde izleriz.EMEKLERE SAĞLIK...