29 Nisan 2019 Pazartesi

AYRILIK AŞKIN SONBAHARIDIR-ERKENCİ KUŞ 39.BÖLÜM

Her aşk farklı bir ruh taşır benliğinde. İşte tam da bu yüzden her sevdanın yolculuğu kendine özgüdür. İşte tam da bu yüzden ilişkinin nasıl ilerleyeceğine ancak ve ancak birbirini seven iki kalp karar verir.İki sevdalının aynı yolda yürüyebilmesi; sevdiğinden gelebilecek hüzüne de en az mutluluk kadar gönüllü olması ile mümkündür. Çünkü ,aşk içinde mutluluk gibi hüzün, acı ve ayrılığı da barındırır. Hissedilen acı ve onun sebebi olan ayrılık, varlığı süresince , hem sevdayı hemde ona ortak olan sevdalıları büyütür. Çünkü, sadece kaybetme korkusu insanı kendisi ile yüzleştirip; sevdiklerinin kıymetini bilmeyi öğretir insana. Can ve Sanem içinde bu sürecin kapıları 39.bölüm itibarıyle açıldı. Bundan sonrası bolca hüzün ve acı...Şunu açıkca söyleyemeliyim ki senarist değişikliği daha ilk bölümden işe yaramış. Bölüm boyunca gözlerimi ekrandan ayıramadım. Bölüm sert bir ayrılığa zemin hazırladığından; çoğunlukla dramatik yoğunluğu fazla olan sahneler içeriyordu. Buna rağmen izlerken bir saniye gözümü kırpmadım.Çünkü, Can ve Sanem'in ayrılığının başlangıcı bile çok sağlam, son derece derece geçerli bir nedene oturtulmuş. Bunun sonucu olarak da izlerken hikayeye karşı hiçbir yabancılaşma yaşamıyorsunuz.


Ben 40. bölümü büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Normal şartlarda bu tip zaman atlalmalarında yaşanacaklar az çok kestirebilir,.Ancak işin başında"Ayşe Kutlu"gibi bir senarist olduğundan küçük bir ipucu yakalıyamadım. Ve bu durumdan hiç şikayetçi değilim. Bu sayede heyecan giderek artıyor. Bakalım 40.bölümde bizi bekler.

27 Nisan 2019 Cumartesi

GURBETE DÜŞEN SEVDALILAR-HERCAİ 7.BÖLÜM

İki insan bir sevdaya düştüğünde,kaderleri de ortak olur.Tıpkı,Reyyan ve Miran'ın aşk masalında olduğu gibi.Dün Reyhan'ın içine düştüğü durumda bugün Miran var.Öncelikle şunu söylemeliyim,ben hikayenin gidişatından birkaç ufak pürüz hariç gayet memnunum.Elbette,Reymir'ciyim.Fakat onların hikayesinin olgunlaşması için bu süreçlerin gerekli olduğunu düşünenlerdenim.Aşk acısı hem sevdayı hemde sevdalıları olgunlaştırır.Reyhan ve Miran için tam anlamıyla böyle bir süreçten geçiyoruz.İnsan, ancak sevdiğini kaybetmekle sınandığı vakit;kendisi ve duyguları yüzleşir.Reyhan'ın halen geçmeke olduğu diikenli yollardan,Miran daha yeni yeni geçmeye başladı.O sebeple ben,bizlerin daha olması gerektiğini düşünenlerdenim.Kabul,Miran çok pişman ve bir o kadar da aşık.Burada zaten hepimiz hemfikiriz.Unutulmaması gereken gerçekler var.Reyyan'a Miran tarafından yaşatırılanlar malum.Haydi onları bir tarafa koyalım.Ya Gönül'ün söylediklerinin Reyyan'ın kalbinde yarattığı şiddetli yıkım...Onu ne yapalım.Ya da şöyle sorayım.Hangi kadın bu duydukları üzerine orada kalmaya devam eder?Ki Reyyan,duyduklarına rağmen son ana kadar içindeki sevdaya tutunarak;Miran'a inanmaya devam etti.Bu bile Reyyan'ın sevgisinin büyüklüğünü gösteriyor aslında.Ama gördüğü o fotoğraf tüm hikaye akışını ve ikisinin de kaderini değiştirecek nitelikte bence

Reyyan bundan sonra kalbindeki yangınla nasıl baş eder?Hiçbir fikrim yok.Ancak ben,çoğu seyircinin aksine Reyyan ve Azat arasında anlaşmalı dahi olsa;asla bir evliliğin olamayacağını düşünenlerdenim.Zira,dün akşam izlemiş olduğumuz şahane yüzleşme sahnesinden de anladığımız üzere;Miran,Reyyan'a karşı hissettiği duygularla ilk kez bu kadar sert biçimde yüzleşti.Bu sebeple hiçbir koşulda böyle bir duruma müsade etmeyeceğin düşünüyorum
Hep söylüyorum,''insan sevdiği kalbe emanettir''diye.Çünkü sevda kalbine düştüğü andan itibaren sevdiğinin kalbinde de yaşamaya başlar.Aynı rüyaya yatıp,aynı düşe uyanır iki sevdalı.Seven sevdiğine karşı tüm zırhlarını kaldırıp;ona sonsuz güvendiğinde kalbi ondan gelebilecek tüm yaralara açık hale gelir.Bu yaralar her sızladığında iki sevdalı ruhu birbirinden kilometrelerce uzağa savurur.Dün izlemiş olduğumuz şahane bölümün,muhteşem final sahnesinde Reyyan'ın ağzından sözcükler, Reyyan ve Miran'ı gurbete düşürdü.Çünkü iki sevdalı yürek için sevdiğinin yanında olmadığı her yer gurbettir.8.BÖLÜMÜ SABIRSIZLA BEKLİYORUM.EMEKLERE SAĞLIK.

25 Nisan 2019 Perşembe

ESKİ DEFTERLER-KUZGUN 11.BÖLÜM

Geçmişimiz,bizi biz yapan en önemli unsurlardır.Geçmişimizle her aşama kişiliğimize dair bir iz taşır.Ancak bu aşamalardan özellikle çocukluk yılları ayrı bir öneme sahiptir.Çünkü bu yıllar kendisine ve çevreye ilişkin algılarının tamamıyla açıldığı yıllardır.İşte tamda bu nedenle o zaman dillimde açılmış olan yaralar,üzerinden ne kadar geçerse geçsin kapanmaz;hep kanamaya ve can yakmaya devam eder.Tıpkı,Kuzgun'un hiç geçmeyen vazgeçilmişlik acısı gibi.Henüz çocuk yaşta iken yaşadıkları hepimizin malumu.Ama hiç şüphe yok ki onun hayatındaki felaketler zincirinin ilk halkası,Meryem'in ağzından,''Kuzgun'' kelimesinin çıkması olmuş maalesef.İnsan hayatı boyunca çevresinde herkesle çok çeşitli sorunlar yaşayabilir.Ancak günün sonunda bu problemleri içindeki güce tutunarak bir şekilde trole eder.Ancak söz konusu ebevenylerden kaynaklanan sorunlar olduğunda;bunu bir yara izi gibi tüm hayatımız boyunca kalbimizin tam ortasında taşırız.Ancak, geçmişimize doğru attığımız her adımda o yara izi hatırlatır.Yıllar geçmesine rağmen Kuzgun için çocukluğunun geçtiği o eve girmek ve annesi ile yaşadığı yüzleşme  geçmişe doğru attığı en keskin adım.Bu sahne gerçekten izlediğim en vurucu sahnelerden bir tanesiydi.Öyle etkilendim ki oyunculuklardan anlatamam.Tekrar tekrar izledim.Yine izlerim.Var olsunlar.
 Malum dizilerimizde mevcut süreler itibarıyla;baştan hızlı başlayan hikayeler bölümler ilerledikçe;olmadık yerlere savrularak ana hikayeden gittikçe uzaklaşıyor.Bu da bir süre seyircinin o hikayeden koşarak uzaklaşmasına neden oluyor ne yazık ki.Elbette,bu durumun istisnaları da var.Örneğin;Kuzgun...Senaristler hikayeyi öyle sağlam kurmuşlar ki her bölüm bir öncekinden çok daha sürükleyici oluyor.Özellikle son iki-üç bölüm tek kelime ile muazzamdı.Hikayenin,hem Kuzgun-Behram hem Dila-Kuzgun aksı inanılmaz etkileyici yazılıyor.Bunun muazzamlığın sebeplerinden bir tanesi şahane oyuncular bir tarafa,artık eskimiş dizi klişelerine özellikle,Dila ve Kuzgun ilişkisi açısından neredeyse hiç başvurulmamış olması.Bu hikaye öylesi klişelere çok müsait olmasına karşın neredeyse hiç başvurulmaması gerçekten olağanüstü bir hamle.
Bu hamle sayesinde hem karakterlerin gerçek niyetleri seyirciler tarafından biliniyor.Hem karakterler kartlarını açıkça oynuyor.Yani bir şekilde Kuzgun Dila'nın,Dila da Kuzgun'un amacını en başından biliyor.Bence dizinin en önemli sihri burada.Zira, Dila ve Kuzgun arasındaki bu çatışma hikayenin kuvvetli dinamiklerinden bir tanesi.İzlediğimiz bölümde bunu en net haliyle gördük.Kuzgun'un yaşadığı yüzleşmelerden sonra,Behram Adıvar'ı çözmeye çalışmayı bıraktım.Adam,tam anlamıyla binbir surat.Artık ne diyecğimi gerçekten bilmiyorum.Bölüm boyunca bir şoktan çıkıp;diğerine girdik.Emeklerinize sağlık.Soktuğunuz şoklar için teşekkürler.

24 Nisan 2019 Çarşamba

YOL AYRIMI-KADIN 59.BÖLÜM

Biz kadınlar hayatımız boyunca türlü zorlukla mücade eder, her birinden daha da güçlenerek çıkarız. Yalnız, çocuklarımız söz konusu olduğunda;çaresiz kalır,arafın tam ortasında buluruz kendimizi.Çünkü sadece o zaman kendi isteklerimizi ikinci plana atmamız gerekir.Toplumdaki genel kabul budur.Yalan yok.Bende bazı durumlarda bu görüşe katılanlardanım.Ama bu demek değil ki bir kadın körü körüne mutsuzluğa mahkum etsin.Bence bu bir kadının kendine dolayısıyla da çocuklarına yapabileceği en büyük kötülüktür.Geçen hafta izlemiş olduğumuz bölümde Bahar'ın da buna benzer bir ifadesi vardı.Hatta, içimden ''ne kadar doğru'' diye geçirmiştim.Benim,''Kadın''dizisine başlama sebeplerimden en önemlisi, içerisinde çok farklı kadın karakterini, bununla birlikte de birçok hayat hikayesini içinde barındırmasıydı.Zaman içerisinde ''Arif'' karakteri tanıdım.Tanıdıkça da hayran kaldım,o masal kahramanı gibi sevmelerine,süssüz ama gerçek cümlerine.Türk televizyon tarihinin,''en gerçek'' dizi karakterlerinden.Kıymeti bilinmedi o ayrı konu.Ama benim esas takıldığım konu bu değil.Bahar gibi, kendi mucizesini içinde taşıyan bu zamana kadar her güçlüğe karşı dimdik ayakta kalmış biri;birden nasıl bu kadar pasif birine dönüştü?Bunu Arif ile ayrıldıkları için filan söylemiyorum,yanlış anlamayın.Misal,bizim bildiğimiz Bahar;Şirin'in kıyafetlerini asla giymezdi.
Malum ayrılık sahnesine  geri dönersek eğer;benim için sağlam bir hayal kırıklığı oldu.Bir yanım buna hiç şaşırmadı ama bir taraftan son ana kadar süpriz bekleyen bir yanımda vardı.Boşunaymış.Bunu tekrardan anladım.Zira,Bahar kafasında çoktan bitirmiş.Bundan sonrası için ''Arif için yeni hikayeler zamanıdır''diye düşünüyorum.Am umarım fotoğrafları gördükten sonra Bahar hikayenin bazı kısımlarını başa sarmak istemez.Çünkü dün Arif'in gözlerinde gördüğüm hüzün;yüreğime çok dokundu.Tekrar tekrar aynı duruma düşsün hiç istemiyorum.EMEKLERE SAĞLIK.

21 Nisan 2019 Pazar

GÖKYÜZÜNÜ KAYBETMEK-ERKENCİ KUŞ 38.BÖLÜM

Birini sevmek,iki insanın tüm farklıklarına rağmen bir arada kalmayı;bu farklılıklara rağmen ortak bir rüya görmeyi başarabilmektir.Gerçek aşkın yolu da tam buradan gerçer.Yaşanılan imkansızlıklar ve ortaya çıkan farklılıklar,kalplere tohum olarak düşen bu duyguyu besler.İki sevdalı kalp arasında ışık saçan köprüler kurar.Romantik komedi türünündeki hikayelerin,insanları sarıp sarmayan büyüsü de buradan gelir ve iki insan arasındaki bu duygu onun kılavuzdur.Dolayısıyla hikayelerdeki karakterlerin bu ruha uygun hareket etmesi gerekir.Aksi halde hikayelerde anlamsız sapma ve savrulmalar yaşanıyor.Yazılan her sahneye ve bunun için verilen emeğin her bir zerresine sonsuz saygı duyuyorum, orada hiçbir sıkıntı yok.Ancak özellikle romantik komedi türünde izlediğimiz karakterlerindeki bu savrulma,seyirciyi hikayeden uzaklaştırıyor.Erkenci Kuş'un dün akşam izlemiş olduğumuz bölümü karakterlerdeki bu savrulmadan ötürü;son derece durağan ve renksizdi,bana göre.Sürelerden dolayı,hikayelerde yaşanan tıkanıklığı anlıyorum.Zaten burada sorun,karakterlerin mutlu ya da mutsuz yazılması değil.Elbette,hikayenin doğal akışı içinde ayrılıklar da olacaktır.
Ama dün akşam izlediğimiz bölümdeki Can ve Sanem bambaşka iki karakterdi.Hikayenin en başında beni bu dünyaya çeken bu iki karakteri bir masal kahramanı titizliğinde yazılmış olmasıydı.Ama ne yazık ki dün izlemiş olduğumuz bölümde,birkaç sahne hariç bu durumun kırıntısını göremedik.Hikayenin bu bölümün, Leyla ve Emre üzerinden götürülmüş olmasına hiçbir itirazım yok.Ki iki karakterde benim en çok sevdiklerimden.Ama onların evlilik hazırlıkları yüzünden Can ve Sanem'in bu duruma gelmesi fazlsıyla garip.İnsanın aklına o sahneleri izlerken;bu ikili bir bunca zaman birbirine nasıl tahammül etmiş,demek geliyor.Tüm bunlar bir tarafa hikayede 39.bölüm itibarıyla yeni bir sayfa açılıyor.Ne yalan söyleyim,çok heycanlıyım.Bir an önce 39.bölüme geçebilir miyiz,lütfen? :=)EMEKLERE SAĞLIK.

20 Nisan 2019 Cumartesi

KÂF DAĞININ ARDINDAKİ MUTLULUK-HERCAİ 6.BÖLÜM

Her sevda kendi kaderi ile düşer sevdalı kalplere.Gözyaşı ile sulandıkça mühürler iki insanı birbirine.İki sevdalı kalp için mutluluğa giden bu yol türlü engel ve engebelerle bezelidir.Ancak bu engel ve engebeleri el ele verip aşmaya cesaret eden iki insan;kâf dağının ardındaki mutluluğa erişebilir.İnsan için tüm yaralar geçicidir.Eninde sonunda kabuk bağlar.Bir süre sonra da unutturur kendini.Bir tek sevda yarası,ne iyileşir ne de unutturur.Çünkü, tıpkı sevda gibi;o da sevdiğinden mirastır,seven kalbe.Sevda yarası, her sızlayışında hem sevdiğini hem ondan dolayı yüreğine çöreklenen kederi hatırlatır seven kalbe.Reyyan'ın tüm yaşadıkları bir tarafa;Miran'a olan sevgisi ve aklı arasında sıkışıp kaldı.Bu karmaşanın üzerine bir de Gönül'ün söyledikleri eklenince kendisini tüm yaşananlardan ama en çok da korumak adına;Azat'ın uzattığı eli tutacaktır.Bu hanleye hak veriyormuyum diye sorarsanız;kesinlikle hayır.Ama zaten konu hak verip vermemek değil.Esas mesele empati sahibi olmak.
Dediğim gibi ben böyle bir durumda kalsam;bana o niyetle uzatılmış eli tutmam.Çünkü,her ne yaşamış olursam olayım,kalbim bir başkasına aittir.Ama şunu unutmamak lazım,Reyyan'ın mevcut durumu kendi bulunduğu sosyal çevre,gelenek ve görenekler açısından oldukça karmaşık.Tamam, haydi diyelim ki Miran yaptıklarından pişman oldu.Bende bir seyirci olarak böyle olduğunu düşünenlerdenim.Ama Reyyan'ın,Gönül'den öğrendiklerinin ağırlığı ne olacak?Sonuç itibarıyla Miran tarafından bugüne kadar ona yaşatılan her şeyden kat be kat ağır.Düşünsenize,sevdiğiniz adam ile ilgili türlü hayal kırıklıkları yaşamış iken birde üstüne sevdiğiniz adamın evli olduğunu öğreniyorsunuz.Üstelik bu gerçekleri sevdiğiniz adamım karısı söylüyor size.Böyle çetrefilli bir haldeyken hala duyduklarınızı sineye çekip kalabilir misiniz sevdiğiniz adamın yanında?Ben şahsen hiçbir kadın öğrendiklerinden sonra hala sevdiğinin yanında kalabileceğini düşünmüyorum.Çünkü aksi durumda o hissetiğniz duygu,sevgi olmaktan çıkıp bambaşka bir duyguya evriliyor.
O Sebeple Reyyan'ın duyduklarından sonra yapacağı tüm hamleler kadınca yapılmış birer refleks.Burada asıl sorun,Azat'ın,Gönül ve Yaren'in kirli oyununa alet olmuş,olması.Neticede bir insan,birini ya sever ya sevmez;bunun yarası yoktur.Olmazı oldurmaya çalışmak çok anlamsız.Ama tabii Azat'ın bu ani değişimde etkili olan sinsi Yaren faktörünü de unutmamak lazım.Gerçekten manipülasyonda bir dünya markası.Konaktaki en temizli kalpli kişiyi de etkisi altına aldı.Bu nedenle bundan sonra olabilecekleri kestiremiyorum.Çünkü insan sevdasını zaaf haline getirdiğinde;akıl susar,zaaf konuşur.Genel itibarıyla temposu biraz düşük olmasına rağmen bölümü beğendim.EMEKLERE SAĞLIK.

18 Nisan 2019 Perşembe

LABİRENT-KUZGUN 10.BÖLÜM

İnsan için üstesinden gelmesi en ağır sınav,sevdiğini kaybetmekle sınanmasıdır.Çünkü bu sınanma ile birlikte kırk kilit altında saklanan duygular gün yüzüne çıkar.Söylemeyi ertelediğin ya da türlü bahaneler üreterek hep kaçtığın duygular bir dağ misali dikilir karşına.Kuzgun gibi,duygularını haklı gerekçelerle hep iteleyen,intikamı söz konusu olduğunda gözü kimseyi görmeyen; birini bile paramparça etti kaybetme korkusu.Bu korku,sayesinde Kuzgun Dila'nın kendisi ne kadar değerli ve vazgeçilmez olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Dila'nın vurulması,hem DİLA-KUZGUN iklisi hemde hikaye açısından sağlam bir viraj olmuş,ne yalan söyleyeyim.Bu bölümle hikaye esaslı bir tazelenme yaşadı.Tüm ezberler bozuldu.Hikayelerle ilgili tahminleri kendi içinde tutarlı ve minik hata payları dışında;büyük bir yanılma yaşamayan biri olarak bu defa sağlam çakıldım. :)Bunun için senaristlerimize çok teşekkür ediyorum.Zira,Behram Adıvar karakterinin,''Terzi''olabileceğini hiç düşünmemiştim.Sanırım, bu hatamda ayrıntılara fazla odaklanmam etkili oldu.Ayrıntılara odaklanmaktan büyük resmi kaçırmışım.Sıkı bir ters köşeydi.''Düşmannı uzakta arama'' sözü tam anlamıyla böylesi bıçak kadar keskin mevzular için söylenmiş olması.Dün akşam izlediğimiz bölüm itibarıyla şunu çok net anladım.Hikayede bugüne kadar izlemiş olduğumuz bölümler giriş kısmı imiş.Asıl hikaye şimdi başlıyor.
Terzinin kimliğinin ortaya çıkmasının Kuzgun'u kendi içinde daha sert bir yüzleşmeye sürükleyeceğini düşünüyorum.Çünkü arkasını yaslayıp,sonsuz bir güvenle tüm sırlarını dile ddöktüğü adam;en azılı düşmanı çıktı.Bu Kuzgun gibi çocukluğundan bu yana türlü acılarla yoğurulmuş biri için dahi;aklın sınırlarını sonuna kadar zorlayacak bir durum.İşin kötü tarafı,bilmeden düşmanının eline tüm zaaflarını teslim etti.Bundan sonrası onun için çok daha zorlu bir yolculuk.Behram Adıvar'ın karşısında daha güçlü olabilmesi için yeni bir yol haritasına ve bu yolda onunla ilerleyebilecek  insanlara ihtiyacı var.İşte tam bu sebeple;Ali ve Kuzgun işbirliğinin planlanandan daha uzun süreceğini düşünüyorum.Aslında hikayenin intikam ayağını bir süre daha bu ikili üzerinden götürmek şahane olur.Zira, hedefleri ortak.Ve birlikte muazzam bir iş çıkardılar.Belki bu sayede Dila ve Kuzgun yavaş yavaş dağılan duvarlar,tamamıyla yok olur.Olağanüstü bir bölümdü,emeklere sağlık...

17 Nisan 2019 Çarşamba

SEVDA YARASI-KADIN 58.BÖLÜM

Her sevdanın kendine özgü zorluklarla bezeli bir yolu var.Bu yolda ilerlerken sınandığı durumların büyüklüğü kadar güçlenir sevda.Arif ve Bahar'ın sevdası da türlü güçlüklerin üstesinden gelerek;olgunlaştı ve büyüdü.Bu sevdanın iki tarafı da kendi payına düşen kederi fazlasıyla çekti.Hatta,Arif kendi payına düşenden kat be kat fazlasıyla sınandı.İnsanın en değerli şeyi özgürlüğüdür.Arif,Bahar'ı öyle derinden seviyor ki;onun için özgürlüğünü ve bundan sonraki hayatını yakmaya göze aldı.Türlü sıkınlardan geçti.Dün akşam izlemiş olduğumuz bölümün son sahnelerine bakınca;bu sürecin şekil değiştirerek bir süre daha devam edeceğni görüyoruz.Aslına bakarsanız,bölüm özellikle ilk yarısı itibarıyla gerçekten çok güzeldi.Arif ve Bahar'ın hikayesi üzerinden baktığımızda;izlediğimiz en sağlam bölümdü.Bölümdeki favorim tabii ki kavuşma sahnesi ve sonrasında yaşananlar.O sahneyi izlerken o kadar duygulandım ki.Zira Özge Özpirinçci her zaman olduğu gibi yine muazzam bir performans göstermiş.Uzun bir aradan sonra Bahar'ın yüzünün güldüğünü gördük.
Şahsen ben orada Sarp ile ilgili durumu söyleyebilsin isterdim.Bence Arif de olanları Bahar'dan duysa bu derece büyük tepki vermezdi.Düşünsenize, bugüne kadar kendi içinde kabul edemeceği birçok şeye Bahar ve çocuklar üzülmesin diye çıt çıkarmayan adam,Arif değil mi?Acısını,hayal kırıklığını hep kendi içinde yaşadı. Tüm kırılmışlıklarına rağmen o kocaman yüreğinin bir tarafına Bahar'ın sevdasını,diğer tarafına ona olan özlemini koyarak devam etti yoluna.Gerçekten sevmek,tam anlamıyla böyle bir şey değil mi zaten?Sevdiğini tüm yaşanmışlıkları ve geçmiş ile birlikte sevebilmek.Tersi durumda o yaşanılan durumun adı bana göre sevmekten başka her türlü duyguya benziyor.Ve gerçekliği sorgulanmaya çok açık.Ki Arif, her zaman çocukları ve bir geçmişi olan bir kadını sevdiğinin bilinci ile davrandı.Onun,kırıldığı şey;yaşananları Bahar'ın ağızdan duyamamak.Bu durum onda,Bahar'ın yaşadıklarını önemsemediği izlenimini yarattı.Ki kendi açısından sonra derece haklı.Belki de artık bu ilişki için fedakarlık yapma sırası Bahar'dadır

14 Nisan 2019 Pazar

ONLAR ERMİŞ MURADINA...-ERKENCİ KUŞ 37.BÖLÜM

Her ilişkinin geçirdiği evreler vardır.Bu evrelerin her birinin kendine özgü zorlukları vardır elbette.Fakat,bu konudaki şahsi fikrim bu aşamalardan en zorunun evlilik hazırlıklarının yapıldığı ve buna ailelerinde dahil edildiği aşama olduğu yönünde.Çünkü, ilişkinin bu aşamasında;dümeni çoğunlukla siz ve sevdiğiniz insan değil,aileler ele alıyor.Erkenci Kuş'ta 37.bölümde,bu durumun örneğini izledik.Sizi bilmem,ama ben izlerken çok eğlendim.Mevkıbe ve Hüma arasındaki farklılıklardan yola çıkararak anlatılan durum,ve bu durumun ortasında kalan,Can ve Sanem.Can ve Sanem bu kargaşanın ortasında öylece kalakalmışken;hikayeye rengarenk bir karakter dahil oldu.Gerçekten çok farklı bir karakter.Normalde farklılıklar beni heyecanlandırır.Ama bu kez biraz korkuttu. Ne yalan söyleyeyim.Zira, Mithat'ta inceden bir dolandırıcı havası seziyorum.Can ve Sanem bu karmaşanın ortasında bir şekilde orta yolu bulmaya çalışırken;kendi isteklerini unuttu.Aslına bakarsanız,haftalardır Can ve Sanem arasında gizli bir nikah olsun,çok istiyordum.Hatta son sahne beni ciddi biçimde umutlandırmıştı.Sağlam bir hayalkırıklığı yaşadım gerçekten.Ama maalesef olmadı.Yani en azından ön izlemeden aldığım ilk enerji bu yönde.Sonrasında bir ters köşe ile karşılaşırsak bu benim açımdan büyük süpriz olur.Yanlış anlaşılmasın,Leyla ve Emre ikilisini deçok seviyorum.Ama onlar açısından böylesi şiddetli bir hamlenin fazlasıyla erken olduğunu düşünüyorum.
Hikayenin yaşayacağı revizyon hepimizin malumu.Mevcut senaristlerimmiz,Aslı Zengin ve Banu Zengin Tak ile son bir bölüm.39.Bölüm ile birlikte hikayede bambaşka bir dünya kurulacak.Şahsen benim bu değişim ile ilgili kafam son derece rahat.Çünkü, zaten hikayeyi tanıyan ve karakterlerinde ruhlarını ince ince işlemiş;ilk 17 bölümün senaryosunun sahibi olan ekip geri geliyor.Değişim iyidir.Hele böyle sürekli yenilenme gerektiren işlerden iyidir.Belli bir süre zaman atlaması olacağını duyduk zaten ama benim merak ettiğim asıl konu;Can ve Sanem ilişkinin nasıl ilerletileceği.Bunun için biraz daha beklememiz gerekecek.Umarım bu değişikler,diziye iyi gelir ve uzun yıllar izleriz.EMEKLERE SAĞLIK...

13 Nisan 2019 Cumartesi

SEVDA BEKÇİLERİ-HERCAİ 5.BÖLÜM

Her sevdanın bir kaderi vardır.Kimi daha başında,çiçekli bahçelere açarken kapılarını,kimi cehennemin tam ortasına bırakır iki aşığı.Reyyan Miran'ın sevdasının kaderi de cehennemin ortasında kalmakmış.Reyyan koşulsuz sevdası,Miran ise intikam yemini yüzünden girdi,o kapıdan.Sonrası kırık iki yürek.İnsan,en değer verdiği şey ile sınanırmış.Tıpkı Reyyan sevdası ile sınandığı gibi.Reyyan,hikayesinin başından beri defalarca ateş çemberinin içinden geçti.Geçmeye de devam ediyor.Ama belli ki onun için en zoru,''Aslanbey''konağında yaşamak olacak.Bu durumun onun açısından ne kadar zorlayıcı olacağını daha ilk bölümden iliklerimize kadar hissettik.Şahsen ben bu sahneleri gördükçe;Reyyan'ın sahip olduğu güce bir kere daha hayran kalıyorum.Düşünsenize,Reyyan gibi pamuk kalbi biri için yaşadıkları,tam anlamıyla,''dünyada cehennemi yaşamak''.Biz kadınlar,çok güçlü varlıklarız.Ama konu, sevda yarası olunca;orada tüm dengeler değişiyor.Ne kalbimizdeki sevda terk ediyor bizi,ne de yaramız.Reyyan durumu da böyle.Tüm yaşattıklarına rağmen hala ondan vazgeçemiyor.Öyle derinden,öyle içten seviyor.

 Miran durumu da Reyyan'dan farksız aslında.Hissettiklerinin ağırlığı yetmezmiş gibi bir de onun başında Azize Aslanbey belası var.Aslana bakarsanız,Azize için bela demek bile hafif kalır.Kadının beslendiği tek şey kötülük.Miran'ın şu an olduğu kişinin ve yaptıklarının tek sorumluluğu Azize'de.Zira yıllar boyunca yalan dolu intikam masalları büyütmüş küçücük çocuğu.Üstelik,anlattığı hikaye tamamıyla uydurma.Bence,Miran'ın annesini Azize, öldürttü,ve babası da bu acıya dayanamayıp intihar ettiSonuç,geldiğimiz nokta.Azize'nin yıllar boyu ince ince hesapladığı planına en büyük darbe hiç düşünmediği birinden geldi.Yıllar boyu,yalan intikam masalları ile büyüttüğü masum yüreğine nefret tohumları saçmaktan hiç çekinmediği,Miran'dan.Kalbindeki,amansız savaş ile yüreğinde yeni filizlenmeye başlayan aşk arasında kalan koca yürekli adam.Reyyan doğru attığı her adımda,yüreğindeki aşk biraz daha büyüyor.İnsan kalpten bağlı olmadığı birinin ayakkabı numarası gibi ince bir detayı nasıl bilir?Bu bile kalbindeki duygunun büyüklüğünün bir göstergesi.Sadece Reyyan gibi biraz zamana ve kalbinin sakinleşmesine ihtayacı var.
Ben,baştan beri Hazar'ın suçsuzluğuna inandım.Dışardan böyle merhamet ve vicdan sahibi görünen birinin,insan canına kıyıp;hiç bir şey olmamış gibi davranabilmesi bana imkansız gelmişti.Nitekim hikaye tam düşündüğüm gibi işlenmiş.Açıkcası,bu beni fazlasıyla mutlu etti.Çünkü,Hazar'a baktıkça her durum ve şartta,iyi kalabilen insanların varlığına olan inancım artıyor.Son sahneye gelirsek eğer;her ne kadar sevmesekte;Yaren'in şeytani zekası hepimizin malumu.Ben,onun kendi açısından  böyle değerli bir bilgiyi hemen harcıyabileyecek kadar şuursuz olduğunu düşünmüyorum.Aksine aldığı bu bilginin Reyyan için daha yaralayıcı bir silah olması adına biraz daha bekleyecektir.Ne zaman Reyyan ve Miran arasındaki sular hafif durulur,o vakit patlatır bombayı.Her sahnesi ayrı güzel,ayrı özel şahane bir bölüm izledik.EMEKLERE SAĞLIK.



11 Nisan 2019 Perşembe

AŞK İLE SAVAŞILMAZ-KUZGUN 9.BÖLÜM

Bazı duygular bize çocukluğumuzdan mirastır.Yıllar içinde bizimle birlikte büyüyüp kalbimize kök salar.Bize çocukluğumuzdan miras bu duygular içerisinde en güçlü ve yaralıyıcı olanı tahmin edebileceğiniz üzere;nefrettir.Nefret,bir kalbe düştüğü vakit,aynı kalpte yer aldığı diğer tüm duyguları bastırır.Bir duygu hariç.Aşk...Aşk,her türlü engelden sıyrılıp,kendisine yaşayaileceği iki kalp mutlaka bulur.Türk toplumu olarak Aşk'ın her halini ama en çok da imkansız olanını izlemeyi çok seviyoruz sanırım.İtiraf edeyim, bu genellemeye zaman zaman bende dahilim.Ama benim açımdan bir hikayeyi izlenebilir esas faktör,hikayenin temelinde yatan duygu.Kuzgun'a başlama sebebim de tam olarak buydu.Kuzgun ve Dila arasındaki kopmaz dediğimiz bağ,daha izlediğim ilk sahneden beni etkilemişti.Geçen bu 9 hafta içinde benim hislerimde bir değişiklik olmadı.Ancak hikaye için aynı şeyi söylemek mümkün değil.Zira,her hafta yıkılıp;yeniden kurulan farklı hikayeler izliyormuşum gibi geliyor.Çocukluklarından birbirine miras kalan saf sevgi ve masum aşk bir yana her hafta bambaşka bir Dila,Kuzgun keşfediyoruz.
Kendi adıma bu değişimden son derece mutluyum.Bu değişim döngösü hem hikayeyi hem karakterleri rahatlatıyor,onlara nefes aldırıyor.Yaşanan bu değişimler içerisinde beni en çok şaşırtıp,heyecanlandıran karakter Dila oldu.Çocuklukta yaptıkları bir tarafa,Kuzgun'un içndeki nefreti  kurutmak için gösterdiği çaba yadsınamaz bir gerçek.Ancak,Kuzgun'un Rıfat'a haklı gerekçelerle yaptığı hamle,Onun sabrının son noktası oldu.Ve tıpkı Kuzgun gibi Dila'da öfkesi ile kendisini baştan yarattı.Sizi bilmem ama ben,Dila'nın bu yeni halini çok sevdim.Kuzgun ve Dila arasındaki bu çekişme,Dila'nın sürekli olarak Kuzgun tarafından bir rededilip hala peşinden koşmasından çok daha anlamlı.Çünkü her aşığın bir sabrı,her sabrında bir ömrü var.Tüm çekişmenin Behram Adıvar(bence Yusuf Cebeci) dayatılan bu evlilik ikisinin de buzlarını zamanla eritecektir.Hatta eritmeye başladı bile.
Düşmanınızın zekası,sizin hamlelerinizin haritasıdır.Çünkü,her daim ondan bir adım önde olmak zorundasınızdır.Kuzgun zekası tartışılmaz.Ancak her ne kadar kabul etmek istemesekte Bora'da şeytani bir zekaya sahip.Kuzgun, her ne kadar saklamaya çalışsada,Bora,Kuzgun'un zaaflarını ezber etmiş.Ama onun hesap edemediği şey;Dila'nın son hamlesiydi.EMEKLERE SAĞLIK.Şahane bölümdü.

10 Nisan 2019 Çarşamba

KUZEY YILDIZI-KADIN 57.BÖLÜM

İnsan hayatı boyunca türlü zorlukla mücadele eder.Bu mücadele sürecinde insanın karşına aşılmaz engeller ve çıkmaz sokaklar çıkar çoğu zaman.İşte, böyle zamanlarda bizi kendimize getirecek,bize kim olduğumuzu hatırlatacak bir ''Kuzey Yıldızı''na ihtiyaç duyarız.Benim için sevenlerin en kıymetlisi,birbirine her durumda ''Kuzey Yıldızı''olabilen insanlar.Tıpkı Arif ve Bahar ikilisi gibi.Bir seyirci olarak,hayata ayna olan hikayeleri ve karakterleri çok seviyorum.Daha gerçek geliyor.Saray Apartmanı'nı ve içinde yaşanan hikayeleri bu derece kıymetli kılan şey de ''gerçek''olmaları. sanırım.Dizinin ilk bölümlerinden bu yana pek sahnede yüreğimin bir parçasını bıraktığım doğrudur.Ve dün akşam izlemiş olduğumuz bölüm ile birlikte bu sahnelere, iki sahne daha eklemiş bulunmaktayım.Bu sahnelerden birincisi,Bahar'ın haftalar sonra Saray Apartmanı'na gelip Yeliz'in acısı ile tekrar yüzleştiği sahne ki Özge Özpirinçci sağ olsun,şahane oyunculuğu ile yüreğimizi dağladı.İkincisi ise birçoğunuzun tahmin edeceği üzere;Arif'in gördüğü kabus ve sonrasında döktüğü gözyaşları.Dizinin tüm karakterleri kendi içinde çok sayıda sınav verdi.Vermeye de devam ediyorlar.Fakat kendi adıma, bu sınavlardan en zorlarının Arif,Bahar ve Ceyda üçlüsünün başında olduğunu düşünüyorum.Zira,üçünün de dünyaları da farklı şekillerde de olsa yıkıldı.Bu yıkıntıların altından sağ salim çıkıp;yeni bir dünya kurmak zor iş.
Dizi başladğından bu yana,ben hep Arif'in tarafındayım.Ve hikaye akışı ne yönde ilerlerse ilerlesin,bu durum değişmeyecek.Arif'i sevmemin tek sebebi,Arif ve Bahar'ın ilişkisinin olumlu yönde ilerleyeceğini düşünmem değil.İsteğim bu yönde olmasına rağmen,ben salt Arif ve Bahar'ın ilişkisi için seyretmiyorum diziyi.Aksine bu konu ile ilgili hiç ümidim yok.Ancak,Arif'in Bahar'ı sevme biçimi o kadar yalın ve tarif edilemez ki ;Arif karakterini anlatırken kurduğum tüm cümleler eksik ve yetersiz kalıyor gibi hissediyorum.Her bölümde bize sevmenin başka bir rengini gösteriyor.Sarp'ın kendi kimliğine kavuşması beni çocuklar açısından sevindirsede Arif'in yaralanacak güzel kalbi için çok üzülüyorum.Bu noktada Bahar'ın bir an önce hareket alması ve bir seçim yapması lazım.Haftalar sonra nihayet,Bahar'ın,''Kuzey Yıldızı''artık özgür.Bir an önce duygulu bir kavuşma bekliyorum.Emeklere Sağlık.


6 Nisan 2019 Cumartesi

YÜREK YARASININ ŞİFASI SEVDA'DADIR-HERCAİ 4.BÖLÜM

İnsan,bazen öyle durumların içine düşer ki, ne gitmesi mümkündür; ne de kalması.Gitmek isterse yüreğindeki yara,kalmak isterse de ayağındaki prangalar rahat vermez ona.Öylece kalakalırsın, olduğun yerde.İşte, Reyyan ve Miran için durum tam olarak böyle.Onlar intikam ile yoğurulmuş eşsiz bir Aşk masalının kahramanları.İlk 3 bölüm itibarıyla hikayeyi Miran'a yıllardır anlatılan intikam masalı ve bundan doğan şahane bir aşk hikayesi üzerinden izlemiştik.Ancak 4.bölümle birlikte,bu masalın en keskin virajlarından bir tanesini döndük.Aşk onları aynı noktada eşitledi.Artık Reyyan'ın yüreğindeki yaradan,Miran'da da var.Bu yaraların varlığı, her zaman yaşadıkları sevdanın büyüklüğünü hatırlatacaktır onlara.Zaten,gerçek Aşk tam anlamıyla böyle bir şey değil mi?Kalbindeki yaranın sızısına rağmen ondan bir türlü vazgeçememek...
Geçtiğimiz hafta yazdığım bölüm yorumunda,Reyyan'ın ne kadar güçlü bir karakter olduğunu uzun uzun yazmıştım.Bu hafta izlemiş olduğum bölümle birlikte;bunun ne kadar doğru bir tespit olduğunu bir kez daha gördüm.Elbette aksini söyleyenler olacaktır,ama ben Reyyan'ın son derece güçlü bir karakter olduğunu düşünüyorum.Kalbindeki büyük sevdasına rağmen eline silah alıp, Miran'a doğrultabilmesi bunun bariz bir örneği.Sonrasında olanlar zaten hepinizin malumu.İnsan,kalbini emanet ettiği birine kıyamaz ki.Nasıl Miran,Reyyan'a kyamadığıysa;Reyyan'da Miran'a kıyamadı.Açtığı yaraları elleriyle sardı.Tıpkı Miran gibi...Ben inanıyorum,belirli bir süre sonra Reyyan,kendi hikayesini yazmak için çabalamaya başlayacaktır.Sadece biraz zamana,ruhunu dinlendirmeye ihtiyacı var.Üstelik, daha yüzleşmesi gereken gerçekler var.Her şeyi ile şahane bir bölüm izledik,görsel bir şölendi.
Ama açıkcası ben bundan sonra olacakları şu ana kadar izlemiş olduğumuz bölümlerden çok daha fazla merak ediyorum.Çünkü dün izlemiş olduğumuz bölümün son sahnesiyle birlikte Miran,Reyyan ile konağa havalı bir giriş yaptı.Yani anlayacağınız Gönül ve Azize için kalp krizi kapıda :)Şaka bir yana,Reyyan asıl cehenneme şimdi düştü.Bir yanda Gönül diğer yanda Azize,gerçekten Reyyan açısından son derece zor bir süreç olacak.Bu şimdiden belli.Şahsi fikrim,bu zorlu süreçte Reyyan'ın en büyük yardımcısının elbette Miran hariç;Elif ve Azat olacağını düşünüyorum.Miran ile Reyyan'ın aşkına söyleyecek tek sözümüz yok.Ama Azat'ta çok güzel seviyor.Kadrodaki tüm oyuncular gibi, Ahmet Tansu Taşanlar'da muazzam oynuyor.Var olsun.Masalımızın en güzel sayfalarından birini çevirdik.Bir sonraki sayfayı bende çok merak ediyorum.EMEKLERE SAĞLIK.

4 Nisan 2019 Perşembe

SONUN BAŞLAGICI-Kuzgun 8.bölüm

İnsan hayatının kimi dönemlerinde kurulan bazı ilşkiler,anlık etkiler yaratırken;bazıları tüm yaşamınızı kökten değiştiren etkiler bırakır.Hem Kuzgun için Dila;hem  Dila için tam olarak böyle bir noktada duruyor.Ve ikili arasındaki bu durum ne yaşanırsa yaşansın değişmez.Ancak,şunu kabul etmek lazım ki Kuzgun,intikam için haklı adımlar atarken;en çok zararı Dila'ya verdi.Buna rağmen Dila,tüm bunlara sevgisinin derinliği sebebiyle haklı gerekçeler buldu.Ama Kuzgun'un Rıfat'ı devirmek için yaptığı son ve en vurucu hamle;ikisinin arasındaki köprülerin kısa süreliğine de olsa atılmasına sebep oldu.8.Bölümle birlikte onları iki düşman olarak izlemeye başladık.Şahsi fikrimi sorarsanız;hikayenin bu akışta ilerlemesinin çok doğru bir hamle olduğunu düşünüyorum.Çünkü hikayenin,'' Kuzgun'un Dila'dan kaçıp;Dila'nın onu kovalaması''üzerine ilerlemesinin bir seyirci olarak,ana hikayeyi ve aynı zamanda,Dila ve Kuzgun arasındaki aşkı geri dönülmez bir kısır döngüne sokacağını düşünenlerdenim.Bu sebeple hikayenin döndüğü keskin virajdan son derece memnunum.Hikayelerde güçlü kadınları izlemekten son derece keyif alan biri olarak,Dila'nın son iki bölümdür,dönüştüğü kişiye hayran kaldım.Yaptığı hamleler ve uyguladığı taktik son derece başarılı.
Behram Adıvar ve Dila ile ilşkisine...Aslına bakarsanız,onunla ilgili olarak baştan beri aynı şeyi düşünüyorum.Bence,''Behram Adıvar'' Yusuf Cebeci.Ve Kudret'te onun bir adımı sadece.Tüm bu planlarda Dila, sadece bir maşa.Asıl amaç,Bilgin'lerin altını oymak ve onları bitirmek.Tabii bir de Kuzgun'u korumak.Ama Behram Adıvar dahil birçok kişinin hesap edemediği nokta,bu evliliğin bir süre sonra gerçeğe dönüşecek olması.O güne kadar bol miktarda itişmeli,çekişmeli Kuzdil sahnesi izleyeceğiz.Ama bundan hiç şikayetçi değilim.Emeklere Sağlık.


3 Nisan 2019 Çarşamba

YÜREĞİMİZDEKİ YARALI KUŞLAR-KADIN 56.BÖLÜM

Birine sevdalandığınız zaman yüreğinizin içinde kuşlar cıvıldamaya başlar.Ruhumuz mutlulukla dolar.Ancak,bazı aşk hikayelerinin yolu bu kadar güllük gülistanlık değildir.Tıpkı, Arif ve Bahar'ın hikayesinde olduğu gibi.Onların hikayesi başlayalı 56 hafta oldu.Bu 56 haftalık yolculuk boyunca neredeyse hiç gülmedi yüzleri.Türlü,türlü zorluk yaşadılar.Sürekli sıkıntılar çeken,çilekeş karakter seyircileri sıkabilir.Ancak onların o kadar güzel bir enerjileri var ki insan izlemeyi bırakamıyor.Hele,Arif'in sevdası...Ben, ona ''masal kahramanı''diyorum.Zira,masallardan fırlaşmış gibi.Çok güzel,çok özel seviyor.Severken,hiçbir engel tanımıyor.Özellikle son haftalarda,sahnelerinin oldukça az olmasına rağmen beni öyle derinden etkiliyor ki,kendime şaşırıp kalıyorum.Yazılarımı sürekli okuyanlarınız biliyordur,geçtiğimiz haftalarda yazıdığım yazılarda,çoğu kez Bahar'ı eleştirmiştim,Sarp'a olan tavırlarından dolayı.Ama bu bölümde şöyle bir şey hissettim.Bahar ile Sarp'ın aralarındaki bağ,tamamen mecburriyet sebebiyle devam ettiriliyor.Yani en azından,Bahar açısısından durum bundan ibaret.Nezir'in,Arif'in durumunu Bahar'a söylediğinde;Bahar'ın yüzündeki korku dolu ifade ne çok şey anlatıyor aslında.Belki, kendisi de duygularının bu kadar derinlerde ve yoğun olduğunun farkında değil.Ama,gerçek anlamda Arif'i çok seviyor.Bundan sonraki bölümlerle âlakalı merak ettiğim tek şey,''malum kavuşma anı''Ancak,ne yazık ki bu sahneye izleyebilmek için daha uzun bir süre beklememiz gerekecek.Çünkü,Bahar bu defa ve yalnız çocuklarla değil;Sarp ile döndü.Bu sebeple belki birkaç hafta,belki de daha uzun;Sarp'ın bir türlü yeni bir düzen oluşturamamasını izleyeceğiz gibi.

Arf'in tutsaklığı ve mahalleye döndüğünde;gördüklerine vereceği tepki de cabası maalesef.Dizinin o eski,umut dolu hallerini çok özlüyorum.Bir an önce eskiye dönsek olmaz mı?Bence,süper olur.Emeklere Sağlık...