29 Ocak 2018 Pazartesi
Dünya'daki en sağır edici ses bir kadının sessiz çığlığıdır.Sen Anlat Karadeniz 1.bölüm
Hani bazı yapımlar vardır,anlattıkları her birimiz için tanıdık gelir.İşte Sen Anlat Karadeniz'de tam olarak böyle bir hikaye.Malesef ülkemiz bu tip hikayelere hiç de yabancı değil,üstelik gerçek olanlarına.Karakterler,çoğumuzun neredeyse televizyonlarda her gün görüp,hayat hikayeleri çok can yakıcı olduğundan yüreği kaldırmayıp sonuna kadar izleyemediği haberlerdeki kadınlar kadar gerçek.İşte tam da bu yüzden boğazınız düğüm olmuş bir halde izliyorsunuz diziyi.İzlediğiniz,izlediğimiz diğer işlerde olduğu gibi ''kurgu bu,gerçek değil'' deyip geçemiyorum bu tip işlerde.Çünkü içimde bir yerlerde biliyorum ki Dünya'da ve Türkiye'de birçok kadın bu tarz muamelelerle karşılaşıyor.Kadına şiddeti ele alan pek çok sahne izledik bu güne kadar.Ancak şimdiye kadar izlediğim işler arasında kadına yönelik şiddeti tüm sert yönleriyle anlatmayı başarmış olmasına rağmen hala naifliğini koruyabilmiş nadir yapımlardan.Vedat'ın uyguladığı şiddetin,Nefes'teki izleri bedeninden çok kalbinde ve ruhunda aslında.Bunlar öyle derin izler ki kendine uzanan her yardım elini de bir tehdit olarak görmesine sebep olmuş.Senaristlerimizi bu yüzden tebrik etmek istiyorum.Biz seyircileri canımızı acıttığı için görmekten kaçındığımız gerçeklerle o kadar güzel yüzleştirmişler.Gerçekler bir tokat gibi yüzümüze çarptı.İrem Helvacıoğlu yan rollerde kendisini o kadar geliştirmiş ki, su gibi oynadı.Nefes'i içinde hissetmiş.Bir kadının şiddetten kendini ve çocuğunu korumaya çalışırken ruhunun yaralanmasına hiç aldırmadan,çocuğunu bu karanlık Dünya'dan arındırabilmek içinn nasıl çabaladığını en sahici şekilde gösterdi bize.Tabii ki bu sahnelerin bu kadar ''gerçek'' olmasında onları yazan kalemin etkisi yadsınamaz.Aslına bakarsanız bir seyirci olarak onların kalemine hiç yabancı değilim.O sebeple daha fragmanı gördüğüm ilk dakikada bu iş beni kendine bağladı.İlk bölümü üç kez izlemiş biri olarak,buraya hangi beğeni sözcüklerini yazsam eksik ve yetersiz kalacak.O yüzden henüz izlememiş olanlara sadece ''izleyin'' diye tavsiyede bulunabilirim.Konusu itibariyle seyirciye anlatmak istediği bir derdi olan ''Sen Anlat Karadeniz'' gibi işlerde sizi hikayenin o büyülü dünyasına çekebilmek için iyi yazılmış,derinliği olan senaryonun yanında,oyuncu kadrosu da büyük önem taşıyor bana göre.Sen Anlat Karadeniz'in bu derece başarılı olmasının sebebi tam bu.Zaten şahane yazılmış karakterlere,öyle ustaca oyuncu seçimleri yapılmış ki karakterler ete kemiğe bürünmüş.Her bir oyuncu, oyunculuk böyle yapılmalı diye ders niteliğinde gösterebilecek sahneler çıkarmışlar ortaya.Bu muhteşem yolculuğa bizlerin ortak olmasını sağlayan herkese binlerce teşekkürler.Nefes'in var olma mücadelesini izlemekten büyük mutluluk duyacağm.Emeklere sağlık.
22 Ocak 2018 Pazartesi
PÜSKÜL
PÜSKÜL
Yağmur
öylesine şiddetli yağıyordu ki yolda yürüyen yolda yürüyen insanlar, her ne
kadar ıslanmamak için çabalasalar bile sırılsıklam olmaktan bir türlü
kurtulamıyorlardı. Evinin penceresinden havanın bu durumunu gören Büşra’nın canı
hiç istemese de eğer evden hemen
çıkmazsa üniversitedeki Hayvan Sağlığı ve Ekonomisi dersinin final sınavına geç
kalacağını hatırlamasıyla birlikte; dakikalar içinde hazırlanıp evden çıkmıştı.
Otobüs durağına doğru yürürken bir taraftan da aklından Veterinerlik bölümünden
mezun olduktan sonra yapmayı planladığı şeyleri geçirirken bir an duraksadı.
Püskül’le göz göze gelmişlerdi.Onun kahverengi güzel gözlerine ve yağmurdan
ıslanmış sarı tüylerine baktı. Bu mahalleye taşınalı neredeyse iki yıl olmuştu,
ancak burada geçirdiği süre boyunca mahalledeki insanların, sokak hayvanları
düşünceleri konusunda en ufak bir değişiklik yaratamamıştı. Özellikle oturduğu
apartmandaki neredeyse tüm komşularıyla bu konu yüzünden çeşitli büyüklükte
tartışmalar yaşamış, ancak bir yolunu bulup hepsinin kalbini yumuşatmayı
başarmıştı. Bir tek Fikri ve Aysel Gündoğan çiftinin inatlarını kırma konusunda
başarılı olamamıştı.Büşra’nın en son ortaya attığı ‘’Binaların arasına sokak
hayvanlarının barınma ihtiyaçları için küçük kulübeler yapılması’’ düşüncesi bu
çift ile Büşra arasında zaten var olan gerilimi artırmaktan başka bir işe
yaramamıştı. Fikri Bey’in sokak hayvanları ile ilgili olan bu tutumunun
nedeninin geçmişte yaşamış olduğunu öğrendiğinde; defalarca konuşmaya
çalışmış,ancak bu isteği her seferinde geri çevrilmişti.Kendi kendine ikna
kabiliyetinin yetersizliğine hayıflanırken, otobüsün fren sesiyle irkildi.Ve
gelen otobüse binip gözden kayboldu.Saatler ilerleyip akşam karanlığı
mahallenin üzerine çöktüğünde sokağın
başında taksiden inip,biraz spor yapmak amacıyla evine doğru yürüyen
Fikri bey görülmüştü.65 yaşında Albay emeklisi olan Fikri Bey,katı kuralları
olan biriydi.Fikri Bey her zaman küçük ve sakin adımlarla yürümeyi severdi
ancak,bugün adımları çok daha yavaşlamış,solunumu
düzensizleşmişti.Yeni bir adım atmak hamle yaptığında eli göğüsünün üstünde
yere yığılmıştı.O sırada tesadüfen sokakta bulunan Püskül yerdeki karaltıyı
fark edip yanına gittiğinde iç güdüleri sayesinde kokusundan tanıdı Fikri Bey’i
.Ve hemen Fikri Bey’lerin oturduğu apartmana koşup aralık olan ana kapıdan
girdi.Merdivenler yardımıyla ikinci kata çıkıp acı acı havlamaya başladı.Sese
ilk başta aldırış etmeyen,Aysel Hanım, sesin uzun süre devam etmesine
dayanamayarak kapıyı açtı.Gördüğü manzara
onu hayli şaşırtmıştı.Karşındaki köpek ona gözleriyle birşeyler
anlatmaya çalışıyordu sanki.Aysel Hanım Püskül’ün bakışları ile bir yeri işaret
etmeye çalıştığını anladığında merakına yenilip onu takip etmeye başlamıştı bile.Binadan
çıkıp Fikri’nin olduğu yere ulaştıklarında Aysel hanım küçük çaplı bir şok
geçidiyse de şoku üzerinden atıp ambulansı araması uzun sürmemişti. Aysel ve
Fikri çifti tüm gece tetkikler için hastane kaldılar.Fikri Bey kalp spazmı
geçirmiş ve Püskül’ün o an orada olması, onun hayatını kurtarmıştı.Yaşananlar
Fikri Bey ve Aysel Hanım başta olmak üzere tüm mahallenin sokak hayvanları
konusundaki önyargılarını yıkmış,haftalar içinde kulübeler yapılmış ve hayvanlar
kısa sürede içine yerleştirilmişti.Büşra o gece bu mahalleye taşındığından beri
ilk kez huzurla uykuya dalabilmişti…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)