14 Şubat 2019 Perşembe

Çocukluğunu, Öldürenler-Kuzgun 1.bölüm

Çocukluk yıllarımız, hepimiz için masumiyetin simgesi gibi.O yıllarda insanlara duyduğumuz sevgiler henüz kirlenmemiş, saf. İşte, tam da bu sebeple; çocukluk çağında özellikle ebevenyler tarafından, çocuğa hissetirilen sevgisizlik ya da vazgeçilmişlik duygusu,çocuk yüreğinde tamiri imkansız yaralar açar.Tıpkı Kuzgun'da olduğu gibi...İnsanı şartsız,koşulsuz sevmesi gereken; annesi de ondan vazgeçince, onun için çocukluk çağı kapanıp bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yepyeni bir dönem başlamış.Yıllar içerisinde sokaktaki tehlikelerden korumak için daha da, daha da sertleşmiş.Âdeta çocukluğunu toprağa gömmüş ve bir daha hiç çocuk olmamaya yemin etmiş gibi.
Yıllarca çocukluğunun karanlığında kalbine kilit vurarak yaşamıiş.Ta ki, bir gün çocukluğunun kokusu, Dila ile yeniden karşılaşana kadar...Bu karşılaşma, Kuzgun'un yıllardır içinde büyüttüğü ve her gün daha körüklenen intikam duygusunu söndürüp, Kuzgun'a yıllardır unuttuğu kalbinin yerini yeniden hatırlatacak.Hem Dila hem Kuzgun,Rıfat'ın birer kurbanı aslında.İkisinin arasındaki yüksek dozlu çekimden de anlaşılacağı üzere, Kuzgun avcı iken av olacak.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki hikaye, asla sıradan,klişe bir intikam hikayesi değil.Evet,çıkış noktası olarak bu duygudan yola çıkmış; ancak bunu hikayeleştirmek özel bir çaba harcanmamış. Yani, şunu demek istiyorum;hikayesinde bu yönde zorlama sahneler hissetmedim.Ama, zaten Dila ve Kuzgun'un arasındaki yüksek gerilimden de hikayenin böyle bir eğiliminin olduğunu anlıyorsunuz.Ben bir seyirci olarak, Dila ve Kuzgun karakterinin uyumuna bayıldım ve ikilinin sahnelerini defalarca izleyebilecek potansiyelim var.Ancak, bu söylediğim tek başına izlemiş olduğum şahane oyunculuklar ile alakalı değil, Dila ve Kuzgun karakteri yazılırken hem aralarındaki ilişki hem bundan doğan yaşacakları çatışmalar, bir örümcek ağı titizliği ile ince ince örülmüş. Dolayısıyla bu eşsiz anlatım gücü, şahane oyunculuklar ile birleştiğinde ortaya seyir zevki muhteşem olan sahneler çıkmış.Hazır şahane oyunculuklar demişken, ilk bölümde beni etkileyen oyunculuk performanslarından bir parça bahsetmek isterim.''Kiralık Aşk'' izleyenler hatırlayacaktır; orada izlemiş oluduğumuz karakter olan''Ömer İplikçi'' hali, tavri, konuşma şekli ve hatta ses tonu ile''Akça Kuzgun'' dan siyah ve beyaz kadar farklı bir karakterdi.Bu farklılığı, Barış Arduç öyle akıllıca ve ustaca kullanmış ki tüm gece hayranlıkla izledim karakteri.Sanki, başka biri gibiydi,helal olsun.Ve Dila Bilgin...Dila karakterinin o işıltılı büyüsü,belki de şimdiye kadar hiç alışkın olmadığımız türden bir karakterle izleyeceğiz,Burcu Biricik'i.Hafif kibirli ve biraz da bencil.Burcu Biricik'te bizim gibi, Dila'yı çok sevmiş ve benimsemiş belli ki.Çünkü izlemiş olduğumuz sahnelerde muazzam bir oyunculuk sergiledi.Ben,bu hikayeyi çok sevdim, dilerim sizde sevmişsinizdir.Emeklere Sağlık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder