2 Mart 2019 Cumartesi

MASALLAR DA DEĞİŞİR ZAMANLA-İstanbullu Gelin 74.bölüm

Ben hayatta da, izlediğm hikayelerde de genel geçer durumlar hariç, salt kötülüğe inanmayanlardanım.Çünkü, yaratılışımız gereği;hepimizin içinde iyilik ve kötülük tohumları bulunur.Bunu noktada bizi farklı kılan şey, başta yetiştiğimiz çevre ve okul,aile gibi içine doğduğumuz yerlerde kazandığımız insani değerler. Bir insanın içinde iyilik tohumlarının,kötülük tohumlarına oranla daha hızlı büyümesindeki öncelikli görev, o kişinin ailesinindir.Netice itibariyle, çocuklar ailesinin aynasıdır.Düşünün, aile yaşantısında;sürekli kötü davranışlara maruz kalmış,sevgi kırıntısı dahi görmemiş birinin, iyi biri olması beklenilebilir mi?Elbette ki zamanla imsan zamanla değişir.Kastetmek istediğim şey bu değil.Ama genele baktığımızda aynada kendine bakıp,bu değişimi göze alabilen insanlar çok azdır.İşte tam da bu sebeple izlediğm hikayelerde; değişip,dönüşebilen karakterler benim için çok kıymetli.
Çeşitli hikayelerde bunun örneklerini görsekte bu konudaki en güzel örnek bence, ''İstanbullu Gelin''.Zira, hikayenin en başından beri, hikayeye dahil olan her karakter bazen iyi, bazen da kötü denilebilecek değişimler  yaşadı,halen de yaşıyor.Ancak bu konudaki en bariz örnekler,bence Adem ve Süreyya.Adem,ruhu karanlıkta kalmış bir adam,kendisiyle yüzleşti ve aydınlığa kapılaını sonuna kadar açtı.Dizinin ilk bölümlerindeki hali ile şu an izlediğimiz hali arasında siyah ile beyaz kadar fark var.Ve bu gerçekten müthiş bir şey.Ancak buradaki sıkıntı,Adem bu değişimi yaşarken,Dilara'da sanki birlerek ve isteyerek bıraktığı hasar.Osman'ın da dediği gibi,''Hikayesindeki herkesi,bir şeklde affetti,ama Dilara ile olan hesabını kapatamadı.Sanki Adem, onu mutluluğu ile cezalandırmak istiyor gibi.Kabul ediyorum,Güneş Adem'in iyiliği seçmesinde son derece etkili oldu.Ama ben, bu noktada  Dilara'nın hakkının fazlasıyla yendiğini düşünüyorum.Hikayelerinde işler ters gitmiş olabilir, ama o da Adem için en az, Güneş kadar çabaladı.Bunu unutmamak lazım.
Şimdi,birçoğunuz Adem tamam da,Sürreyya ne alaka diyorsunuz.Şöyle ki,Adem'deki değişiklik ne kadar pozitif ise Sürreyya'daki değişiklik bir o kadar negatif.Tabii bu söylediğim, kişiliği ile ilgili değil.Ancak, burdaki bence daha kişi için, daha incitici ve tehlikeli.Çünkü, ne yaparsa yapsın, kimseyi mutlu edemiyor.Üstelik,kendinden verdikçe veriyor.Ancak, yinede kimseye yaranamıyor.Özellikle, bu bölüm gelen vurdu, giden vurdu.Her şeyi bir tarafa bırak,Esma'yı hiç anlamadım.Kıymet'in kıskançlığını çok iyi bildiği halde, bunu nasıl yapıyor.Süreyya'nın karakterindeki biri bunları nasıl yutar?Haftaya ki bölümü bu yüzden çok merak ediyorum.EMEKLERE SAĞLIK.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder