17 Mart 2019 Pazar

GERÇEK AŞK,BÜTÜN BUZLARI ERİTİR-ERKENCİ KUŞ 34.BÖLÜM

Birini sevmek;zamanla ona benzemektir.Onun sevgisi, kalbinizden taşıp;tüm benliğinizi sarar.Aynı bakmaya,aynı görmeye başlarsanız.Tüm bu güzellikler, hayat yolunu birlikte yürüyebilmek için bazı şeylerden fedakârlık yapabilmeyi gerektirir.Sanırım, konu,''Aşk'' gibi dünyanın en mucizevi duygusu olsa da;ondan bir şeyler feda etmekte en çok zorlandığımız his,gurur.Netice itibariyle,insan her ne kadar aksini iddia etsede bencillikle donatılmış bir varlık.Bu bencilliğimizin doğal bir sonucu olarak,gururumuzdan zerre ödün vermemeye odaklıyoruz kendimizi.Her kavga ve tartışmada ilk adım,önce karşı taraftan gelmeli, diye düşünüyoruz,çoğu zaman.Oysa sevmek;bu derece planlı programlı bir olgu değil.Öyle olduğunda bu hissetiğimiz duygunun adı,''Aşk'' olmaktan çıkıp;tatsız,renksiz bir zorunluluk duygusuna evriliyor.Gerçek sevgi,hesapsız kitapsız yaşanandır.İçinde tüm imkansızları barındırır.Bazen hiç vazgeçemem dediğin kırmızı çizgilerinin üzerinden basıp geçmen gerekir.Çünkü ancak öyle davranarak gerçek ve sonsuz mutluluğa ulaşabilir insan.Ancak,bu noktaya gelebilmek için;kişinin kendisi ile kalıp,sevgisini bir süzgeçten geçirmesi gerekiyor galiba.Belki biraz da kaybetmekle sınanması.Kaybetme korkusu,birey için en net ve perdesiz aynadır.Ona dönüp baktığınızda; bize sadece kendimizi ve bazen kendimize bile itiraf edemediğimiz;o,çok sevdiğmiz insanı gösterir.


Bu aynaya en son bakan kişi,''Can Divit'' oldu.Bu andan itibaren yaşadığı yüzleşme ile ondan hiç beklemediğimiz şekilde Sanem'i sırtladığı gibi kaçırdı.Kartepe sahneleri,her şeyiyle şahaneydi.Kendi adıma çok keyif aldım.Bu sahneler aracılığı her ne yaşanırsa yaşansın,bu ikilinin birbiri için ne derecevazgeçilmez olduğunu bir kez daha gördük.Yukarıda bahsettim değişimin canlı örneği Can ve Sanem ilişkisi.Erkenci Kuş'un yolculuğunun başından şu an içinde bulunduğumuz sürece geline kadar geçen zamanda iki karakterde muazzam bir değişim yaşadı.Ama bu konudaki birincliği elbette ''Can Diivit'' hak ediyor.Yaşananların etkisini en fazla onun karakterindeki değişimde görüyoruz.Sanem ile birlikte zaman zaman o,''salon adamı''çizgisinden çıkıyor.Bu sahneler gerçekten gerçekten kıymetli.Çünkü,''Can Divit''ten hiç beklemeyen hareketler bunlar.Yani,hep bahsettiğimiz;Can'ın kırmızı çizgileri...Sanırım,Hüma ve Polen'i bu derece çığırından çıkaran ve dengesizleştirende bu.Hadi diyelim,Hüma anneliğin verdiği koruma içgüdüsü ile saçma sapan davranıyor.Ama,Polen'in böyle, ''küçük kız çocuğu'' gibi davranmasına hiç anlam veremiyorum.İlk bölümlerde izlediğimiz karakterin,tüm büyüsü kaçtı.Kardeşini de yanına katıp,küçük sığ planlar yapan birine dönüştü.Planlar her ne kadar elinde patlasada tuhaf geliyor.
Ve son sahne...İtiraf edeyim,böyle bir final sahnesi hiç beklemiyordum.Şaşkınlıktan dilim tutuldu.Mekan oyunculuklar elbette ki seçilen şarkı her şey on numaraydı.Emeklere Sağlık.Daha nice güzel bölümlere.OKUYAN GÖZLERE SAĞLIK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder