23 Mart 2019 Cumartesi

ACITTIĞIN CAN KADAR;YANAR CANIN-HERCAİ 2.BÖLÜM

Var olduğu coğrafya, ama daha çok da içine doğduğu aile; kaderini tümden değiştirir, insanı.Çünkü insanı,şu an bulunduğu haline dönüştüren;ailesinden kendisine miras kalan değerler bütünüdür.Aileden kişiye miras kalan birçok değer olmakla birlikte;en önemli olanları, hiç kuşkusuz vicdan ve merhamet sahibi olmaktır.Ya da daha doğru bir ifade ile; olmaya çalışmasıdır en azından.Çünkü,insanın kişiliğinin oluşması;dünden bugüne olup biten bir süreç değildir.Aksine,bir tohumun toprak ile buluşup;her dalında başka mucize saklı bir ağaca dönüşmesi gibi;zorlu ve uzun,bir yolculuktur,insanın kendini bulması.İşte,tam da bu sebeple;insan bu zorlu yolculukta,türlü mücadelelerle boğuşarak ilerlerken;ona yoldaşlık eden bireyin de akıl ,mantık ve sağduyu sahibi olması çok önemlidir.Zira,aksi durumda,Miran'ın içinde bulunduğu ruh haline sahip;insanlar sarar etrafımızı.Bana sorarsanız;Miran, Azize'nin yanında iyi bile korumuş kendisini.En azından,fısıltı şeklinde de olsa;hala vicdanınını sesini duyuyor.Ki,Azize gibi kötücül birinin yanında ve onun himayesinde büyünüş biri için;bu durum gerçekten mucize.Küçücük bir çocuğu,düşmanlarına karşı;silah olarak kullanmış birinden bahsediyoruz.Elbette, hiçbir gerekçe Miran'ın yaptıklarını haklı çıkarmaz.Ancak kininin ve öfkesinin ateşleyicisi çok net bir biçimde belli.Azize...Kadın,Miran'ı manüpüle etme konusunda gerçekten dünya markası.Ne zaman Miran'ın kalbinin bir parça yumuşadığını ve sağduyu ile hareket edeceğini hissetse;kötücül tohumlarını saçıyor kalbine.


Hoş, anlattığı intikam hikayesinin;Hazar'ı gördükçe hiçbir inandırıcığı kalmıyor gözümde.Çünkü Hazar,birilerini öldürüp;bunun üstüne yatabilecek kadar vicdan yoksunu bir adam değil gibi.Yani,en azından görünüşte öyle. Bu durumda,Azize'nin,Miran'a yıllardır anlattığı intikam masalı ya eksik, ya da bilerek yanlış anlatıyor.Ki Azize'nin ruh halini ve kişiliğini de düşününce; ikinci seçenek daha bir akla yatkın geliyor.Ama tabii bu benim tahminim.İlerleyen haftalarda ne olur,onu izleyip göreceğiz.Biz kadınlar normal şartlarda; son derece güçlü,kararlı ve ayakları yere sağlam basan varlıklarız.Ancak,işin içine ''AŞK'' girdiği zaman sahip olduğuğumuz;bunca güzel özelliklerimiz bir tarafa,bir çocuk kadar masum ve saf olabiliyoruz.Elbette,bu durum kötü bir şey değil.Ancak,tüm korkularımıza rağmen; zırhımızı kaldırıp kalbimizi,birinin eline teslim ettiğimizde göze alamacağımız tehlikelerle karşı karşıya kalırız.Reyyan'ın bu derece şiddetli yıkımının sebebi de,sorgusuz sualsiz  o camdan  kalbini Miran, gibi hiddetli birinin eline teslim etmesi.Sonrasında yaşananlar gerçekten korkunç.Bir kadın için;atlatılması neredeyse imkansız bir trajedi.
Üstelik şu an sadece kendi biliyor yaşadıklarını.Ailesi durumu öğrendiğinde;özellikle de dedesi olabilecekleri düşünemiyorum.Bölümün ama özellikle de son sahnenin etkisini hala üzerimden atamadım.O yüzden,gelecek bölümlerle ilgili bir yorum yapamıyorum.Tek dileğim,Reyyan'ın kendisine yapılanların öcünü Miran'dan kat be kat alması.Gül'ün vurulduğu sahne hepimizi yıktı,geçti.Ama verdiği mesaj o kadar net ve doğru ki söyleyecek söz bulamıyorum...Şahane bölümdü,emeklere sağlık.
Senaristlerimizden,Sevgili Eda Tezcan'ın senarist kimliğinden önce yazar kimliği tanışmış biri olarak kendimi çok şanslı hissediyorum.Okumamızın,üzerinden yıllarca geçmiş olmasına rağmen;hala kalbimdeki yeri çok başka olan kitaplardan,''KIZ KULESİ'NDEN GALATA'YA MEKTUPLAR''.Okumamış olanlarınıza,yürekten tavsiye ediyorum.

1 yorum: