7 Mart 2019 Perşembe

SEVDA DENİZİNDE,ALABORA OLMAK-KUZGUN 4.BÖLÜM

Her insanın yüreğinde,kendine bile göstermekten korktuğu yaraları vardır.Bazen, sırf bu yaralarla yüzleşmemek adına;acılarımızı göremeceğimiz kadar derinlere gömeriz.Bu hamle,zaafları olan insanlar için en kolay kaçış yoludur.Ancak,bazı yaralar vardır; üzerinden yıllar geçsede ne kendini unuturur, ne de ondan kalan yaraların sızısını.İşte, Kuzgun'un da masumiyet ile bulutların üzerinde gezindiği yıllardan kalma, böyle derin yaraları var.O,anlaşılmaz sertliği,kırılmaz kabuğu da bu yüzden.Çünkü, onun için sevmek,bir insanın gösterebileceği en net zaaf.Neticede,güvenmeye ihtiyaç duyduğu yılarda, ağır darbeler, hep sevdiklerinden gelmiş.Böyle, bir ruh hali içinde olan birinin herkesi sevgi ile kucaklamasını beklemek,saçma olur.Dikkat edin,verdiği sert tepkiler, tam bir ''adrese teslim'' aslında.Vazgeçildiği için,annesine ve kardeşlerine; aralarında uçurumlar olduğunu düşündüğü ve düşmanının kızı olduğu içinde,Dila'ya tepkili.Verdiği tepkiler; sert,soğuk ve yüksekten ama Dila'ya son yaptığı hareket hariç;hiçbirinde haksız olduğunu düşünmüyorum.Haklı olarak,geçmişinin ve çocukluğunun katili olarak herkesin canını yakmak,huzurunu kaçırmak istiyor.Hedefine de ağır,ama emin adımlarla yaklaşıyor.Buraya kadar tamam.Ama bazen ciddi şekilde hedef şaşırıyor.Tepkisinin bu derece ''şiddet'' içerikli olması bir yana,bir yere haklılığı olan tepkisini de yanlış kişiye yönlendirdiği düşüncesindeyim.
Bence bu tepkinin (elbette şiddet içermeyen halini),en çok Meryem hak ediyor.Tabii ki de Dila'nın da bu hikayede suçlu olduğu çok nokta var.Ama,Meryem'in davanışı biraz,(tencere dibin kara,senin ki benden kara) durumu oldu.Yani, insan biraz aynıyı çevirip kendisiyle yüzleştikten,sonra konuşmalı.Aksi durum,biraz komik duruyor.Sanki, kendisi zamanında çok annelik yapmış gibi.Ne bileyim,izlerken bende hesap soran bir anne değil de;kendi vicdan yükünden kurtulma çabası içindeki birini izlemiş hissettim.Sonuçta bir atkı örmekle,anne olunmuyor.
Ve gelelim Dila ile Kuzgun'un hayattan çaldıkları en özel güne.Her şeyi ile ilmek, ilmek örülmüş;duygu dolu çok özel bir sahne izledik.
Dila'nın vermiş olduğu ;o,hediyeler hem bizlere hem de Kuzgun'a çok derinlerden geçmiş yıllardan birer mesaj aslında.Hediyelere şöyle bir bakınca, bile ikisinin arasındaki kopmaz bağın birer göstergesi olduğunu görebiliyorsunuz.Bilmeyenler için söyleyim,onların çocuk olduğu yıllarda birine,''karışık kaset'' hazırlayıp,vermek görüp;görebileceğiniz en muazzam hediyeydi.Sevdiğni söylemenin en naif haliydi.Bu sebeple izlerken;çok duygulandım.Zira günümüzde,ne böyle özel ve naif şeylere değer vermek,kaldı, ne de bunları düşünüp hazırlamak.O,gecenin sabahında yaşanlardan sonra uzun bir süre bu tarz sahneler göremeyeceğimizi düşünüyorum.Kuzgun,Dila'yı sözleri ile öyle uzağa fırlattı ki,burdan geriye dönüş,ne zaman,nasıl olur?Hiçbir fikrim yok.Bekleyip, göreceğiz.Ama bildiğm tek şey,bölüm şahaneydi.EMEKLERE SAĞLIK.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder